Sayısız evrenlerle kuşatılmış şu muazzam kainatta, dünya gezegenini ve onun üzerinde yaşayan insanı, temel problem olarak alırsak hiç te yanlış yapmış olmayız. Zira iradi ve dolayısıyle sorumlu bir varlık olan insan; bir taraftan mümkünül vücuttaki bütün canlılardan ve eşyadan farklı ve üstün olurken, diğer taraftan aile-toplum ve devlet sosyal gerçeğinin çekirdeğini oluşturmaktadır. Bu sosyal varlıkların (fert, aile, toplum ve devlet) karşılıklı ilişki ve çok yönlü etkileşimi söz konusu olmakla birlikte, bu sosyal sistemlerde asıl özün insan olduğuna işaret etmek gerekir. Fert, bu sosyal üniteleri oluşturan akli, iradi, hür ve sorumlu bir çekirdek elemanıdır. O halde çözülmesi gereken temel problem de insandır. Bir problemin önce kesin ve objektif bir şekilde tanımlanması (kavranması) gerekirki, doğru çözümler üretilebilsin. İşte beşeri düşüncelerin ve özellikle Batı düşüncesinin çıkmazı buradadır.Netice olarak diyebiliriz ki, merkezinde insan bulunan aile, toplum ve devlet gibi sosyal sistemlere; dolayısıyle insana, doğru bir bilgiyle yaklaşamayan beşeri medeniyetler, uzun bir zaman peryodunda, maddi-sosyal-psikolojik hastalıklar, tatminsizlikler ve sapkınlıklar üretir ve sonunda mutlaka iflas eder.Bu araştırmamızda, devlet sosyal olayını ve bu olayın beraber bulunduğu toplum-aile ve fert gerçeğini ele aldık. Ve önce insanı, daha sonra aile ve toplum sistemini, psiko-sosyal ve tarihi açıdan tahlil ettik. Ayrıca, bugün Batı sosyal hayatını yakından etkileyen fertçi, toplumcu, tabii hukukçu, maddeci ve sosyal mukaveleci görüşlerin kritiği yapılarak; geçersizliği, tarih, psikoloji, antropoloji ve etnososyoloji araştırmaları açısından ortaya konmuştur.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)