Alev dalgaları yanaklarına çarparken dudakların onun elinden çektiği andan beri Cevriye konuşamıyordu. Gözleri iri iri açılmış, benzi umulmaz derecede sarı, solgun, dudakları hafif aralık ona bakıyordu. Eğer konuşacak olsa ilk sözü; 'Beni kollarının arasına al, Allahın için, dinin için, kitabın için sev beni... Beni sev...' yalvarışları olacaktı. "Galatı'nın en namlı orospusu olan Fosforlu Cevriye'nin gönlüne, kim olduğunu, polisten neden kaçtığını, geceleri kayıkla neler taşıdığını, hatta adının ne olduğu bilmediği bir adamın kara sevdası düşer...
Sonunu deli gibi merak ettiğim için çok hızlı okuduğum bir kitap… Cevriyenin adını bile bilmediği bir kaçağa olan büyük aşkı ve aşık olduğu adamın sırlarıyla dolu bu öykünün sonu bıçak gibi kesilerek getirilmiş. Okunabilecek en güzel Türk romanlarından biri.
Suat derviş’in bütün romanlarını incelediğimizde, bu romanların temel özelliklerinin duygularını belli etmemek adına duygusuz görünmeyi tercih eden, kurallara ve baskılara baş eğmez kadınlar olduğunu görürüz. Bu karakteristik “Fosforlu Cevriye” içinde aynen geçerlidir.Cevriye, kendine güvenen, kimseyi ele vermeyen, bu yüzden tutuklanmayı, ceza yemeyi, sürgünü göze alan bir sokak kızıdır. Para, pul için rahat bir yaşam için sevmediği kimselerle birlikte olmaya karşı çıkar. Kendisine insanca davranan bir kaçağı kurtarmak için canından olmayı göze alır. Delikanlı bir yani… İnsan sayfaları çevirdikçe ister istemez sinema perdesine yansıyan filmini de hatırlıyor.
Şair, “Kadını keskin bıçak, taze kan gibi sıcak” derken, Cevriye gibi birilerinin yaşadığı bir dünyadan söz ediyordu büyük ihtimalle. O Cevriye ki, “Fosforlu” olduğuna yanmadı ömrü boyunca da, uğruna bileklerine dövmeler yaptırıp İstanbullu’un diline düştüğü hayırsız sevgilisinin vefasızlığına gönül koydu ve usulca bıraktı zayıf bedenini Boğaz’ın kendi gibi yakamozlu sularına.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Sonunu deli gibi merak ettiğim için çok hızlı okuduğum bir kitap… Cevriyenin adını bile bilmediği bir kaçağa olan büyük aşkı ve aşık olduğu adamın sırlarıyla dolu bu öykünün sonu bıçak gibi kesilerek getirilmiş. Okunabilecek en güzel Türk romanlarından biri.
Suat derviş’in bütün romanlarını incelediğimizde, bu romanların temel özelliklerinin duygularını belli etmemek adına duygusuz görünmeyi tercih eden, kurallara ve baskılara baş eğmez kadınlar olduğunu görürüz. Bu karakteristik “Fosforlu Cevriye” içinde aynen geçerlidir.Cevriye, kendine güvenen, kimseyi ele vermeyen, bu yüzden tutuklanmayı, ceza yemeyi, sürgünü göze alan bir sokak kızıdır. Para, pul için rahat bir yaşam için sevmediği kimselerle birlikte olmaya karşı çıkar. Kendisine insanca davranan bir kaçağı kurtarmak için canından olmayı göze alır. Delikanlı bir yani… İnsan sayfaları çevirdikçe ister istemez sinema perdesine yansıyan filmini de hatırlıyor.
Şair, “Kadını keskin bıçak, taze kan gibi sıcak” derken, Cevriye gibi birilerinin yaşadığı bir dünyadan söz ediyordu büyük ihtimalle. O Cevriye ki, “Fosforlu” olduğuna yanmadı ömrü boyunca da, uğruna bileklerine dövmeler yaptırıp İstanbullu’un diline düştüğü hayırsız sevgilisinin vefasızlığına gönül koydu ve usulca bıraktı zayıf bedenini Boğaz’ın kendi gibi yakamozlu sularına.