Nahid Sırrı Örik, Gece Olmadan!’da, 1920’lerin Ankarası’ndaki bir pansiyona yolu düşen kadın ve erkeklerin arzu dolu hayatlarını anlatıyor bu defa. Evlilik dışı ilişkiler, aşklar, aldatma ve aldatılma üzerinden anlattığı insan hikâyelerindeki sahicilik, hemen yanı başınızda yaşanıyormuşçasına güçlü bir etki uyandırıyor. Kıskanmak’ın yazarı, bu romanında da insan ruhunun derinliklerine inerek, arzuların karanlık dünyasındaki gezintisine devam ediyor…“Çünkü, dediğimiz gibi, o tarihlerde Ankara hakikaten kadınsızdı. Kocalarıyla beraber İstanbul’dan gelmiş olup sayıları asla kabarık bulunmayan İstanbul hanımlarının maceraya düşkünleri de günahkârlığa cesaret edemiyor, şehrin ufaklığından korkuyorlardı: Evde unutulmuş bir şeyi almak üzere kocalarının her an bastırıvereceklerini, kendilerini evde bulmamaları yahut soyunup dökünmüş erkek misafirleriyle bulmaları ihtimalini hesap ediyorlar ve iştihalarını İstanbul yazlarına, aylarca sürdürdükleri hava tebdili zamanlarına bırakıyorlardı. Ankara yerlilerinin teşkil ettikleri âlemle İstanbul’dan gelmiş bekârlar arasında ise bir demir perde vardı. Kendilerine en hafif tabirle, hafif meşrep tabir olunup bu işin ticaretiyle meşgul olan kadınlara gelince, onlar da ihtiyaca göre pek az, bu itibarla da yanlarına yaklaşılamayacak derecede pahalıydılar.”
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’nın başkent oluşundan sonra sosyal yapısını ve değişimini bulabileceğiniz eser. Hacim olarak küçük olsa da eski Ankara’daki özellikle Musevi Mahallesinde olanlar ve Yeni Devletin Musevilerin hayatını nasıl etkilediğini kısmen bulmak mümkün. Ancak eser Ankara’nın sosyolojik bir tahlilinden ziyade Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Ankara yaşayışı hakkında izlenim edinmek bakımından önem arz etmektedir. Ankara’nın modern veçheye evriminin ilk yılları ve rant ekonomisinin işlemesi hakkında malumat bulmak mümkün. Ayrıca Hariciye memurlarının yaşam tarzları ve Ankara’da karşılaştığı zorluklarla da karşılaşacaksınız. Hukuk – edebiyat münasebeti bakımından adi vakalarda hayatın olağan akışına aykırı olayların ceza hukuku bakımından ne kadar incelemeye değer olduğunu göreceksiniz. Genellikle de hakikatin ortaya çıkmasını gayret edenlerin de olayda menfaati olanlar olduğunu gözden uzak tutmamak ve belki de bunu hayatın bir gerçeği olduğunu saymak gerekir.
Beylik laflar etmeyeceğim. Zira Nahid Sırrı ile tanışma kitabım bu.
Hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız gibi maalesef edebiyatımızda ‘unutulmaması’ gereken ‘unutulanlardan’ kendisi.
•
Muhtemelen Sultan Hamid Düşerken ve Kıskanmak adlı eserleriyle duydunuz onu.
•
Eserin ilk sayfalarından itibaren bende bıraktığı his, dilindeki Peyami Safa yakınlığıydı.
Karakterlerin ‘derinine’ fazlasıyla inmiyor olsa da Peyami Safa’yı soluyorsunuz onda.
Ve zaten yaklaşık 60 yıl birlikte yaşıyorlar aynı topraklarda.
•
Sizleri 1920 İstanbul ve Ankara’sına götürecek Nahid Sırrı.
Zengin bir koca arayışındaki genç kadınla açacaksınız sayfaları. Semiha.
Annesi Güzide Hanım. Çalışkan, titiz bir kadın.
Abisi Adnan. Roma’daki çalışma serüvenine ara verip İstanbul ve sonrasında Ankara’ya dönecektir.
•
Jozef Tudela. Musevi, emlak zengini.
Jaklin. Moiz. Rebeka’lı Museviler.
•
Ve tüm bu kişileri Ankara’da bir pansiyonda buluşturacak.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’nın başkent oluşundan sonra sosyal yapısını ve değişimini bulabileceğiniz eser. Hacim olarak küçük olsa da eski Ankara’daki özellikle Musevi Mahallesinde olanlar ve Yeni Devletin Musevilerin hayatını nasıl etkilediğini kısmen bulmak mümkün. Ancak eser Ankara’nın sosyolojik bir tahlilinden ziyade Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Ankara yaşayışı hakkında izlenim edinmek bakımından önem arz etmektedir. Ankara’nın modern veçheye evriminin ilk yılları ve rant ekonomisinin işlemesi hakkında malumat bulmak mümkün. Ayrıca Hariciye memurlarının yaşam tarzları ve Ankara’da karşılaştığı zorluklarla da karşılaşacaksınız. Hukuk – edebiyat münasebeti bakımından adi vakalarda hayatın olağan akışına aykırı olayların ceza hukuku bakımından ne kadar incelemeye değer olduğunu göreceksiniz. Genellikle de hakikatin ortaya çıkmasını gayret edenlerin de olayda menfaati olanlar olduğunu gözden uzak tutmamak ve belki de bunu hayatın bir gerçeği olduğunu saymak gerekir.
Beylik laflar etmeyeceğim. Zira Nahid Sırrı ile tanışma kitabım bu.
Hakkında fazla bilgi sahibi olmadığımız gibi maalesef edebiyatımızda ‘unutulmaması’ gereken ‘unutulanlardan’ kendisi.
•
Muhtemelen Sultan Hamid Düşerken ve Kıskanmak adlı eserleriyle duydunuz onu.
•
Eserin ilk sayfalarından itibaren bende bıraktığı his, dilindeki Peyami Safa yakınlığıydı.
Karakterlerin ‘derinine’ fazlasıyla inmiyor olsa da Peyami Safa’yı soluyorsunuz onda.
Ve zaten yaklaşık 60 yıl birlikte yaşıyorlar aynı topraklarda.
•
Sizleri 1920 İstanbul ve Ankara’sına götürecek Nahid Sırrı.
Zengin bir koca arayışındaki genç kadınla açacaksınız sayfaları. Semiha.
Annesi Güzide Hanım. Çalışkan, titiz bir kadın.
Abisi Adnan. Roma’daki çalışma serüvenine ara verip İstanbul ve sonrasında Ankara’ya dönecektir.
•
Jozef Tudela. Musevi, emlak zengini.
Jaklin. Moiz. Rebeka’lı Museviler.
•
Ve tüm bu kişileri Ankara’da bir pansiyonda buluşturacak.
Para, hırs, yalan, belki hayal.
yazarın ilk okuduğum kitabı kıskanmak dı. onun kadar güzel bir romanmış. yazar zamanının ötesinde eserler vermiş…