'Tutukevinde yazdığım anılar, aslında sana mektuplardı Gülleyla. Koğuşta varlığımı ancak öyle sürdürebileceğimi anlamıştım. Hem varlığımı, hem sağlığımı, hem de nasıl diyeyim, bir insan ve bir yazar olarak ünümü. Tutukluluk gerçekte çok önemli bir durum değildir, özgürlük görece bir kavramdır, onu oldum olası bilmişimdir. Salt özgürlük diye bir şey yoktur, insan onurunu az çok zedeleyen özgürsüzlüklerin dereceleri vardır. İnsan, dış özgürlükten yoksun kalınca, yani haklı haksız bir suçlamaya uğrayıp da içeriye tıkılınca, hani o yüzme gücünü kazanmak için bir ölüm kalım savaşına girişir. Çünkü insan onurunu korumak baş koşuldur, onsuz yaşanmaz.'Azra Erhat, 12 Mart askeri darbesinden sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığınca 1971'de tutuklandı. Maltepe Askeri Cezaevinde dört ay tutuklu kaldı. Burada kaldığı sürece, yeğeni Gülleyla'ya mektuplar biçiminde anılarını yazmaya başladı. İlerde bu anılarını tamamlayıp En Hakiki Mürşit adı altında yayınlamayı düşünüyordu, ancak ömrü buna yetmedi. Gülleyla'ya yazarken bir yandan da günümüz Türk Gençliğine seslenmeye çalışıyordu. En Hakiki Mürşit'in bu ilk bölümünü kendi koyduğu adla: Gülleyla'ya Anılar adıyla yayınlıyoruz.
Azra Anene’nin yayımlamak için ömrünün yetmediği bir yapıt… Hümanizmasını burada da kullanıyor vazgeçilmez içtenliğiyle… Keşke ömrü yetseydi diyor insan… Sevgi ve İnsancıl felsefesiyle ilgilenenlere önerilerimle.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Azra Anene’nin yayımlamak için ömrünün yetmediği bir yapıt… Hümanizmasını burada da kullanıyor vazgeçilmez içtenliğiyle… Keşke ömrü yetseydi diyor insan… Sevgi ve İnsancıl felsefesiyle ilgilenenlere önerilerimle.