400 yılı Osmanlı egemenliğinde geçmiş, beş bin yıllık bir kent Halep. Yemekleri mutfak kültürümüze, yaşantısı edebiyatımıza, deyişleri (Halep oradaysa arşın burada) dilimize girmiş.Tuhaftır bunca aşina olduğumuz kent hakkında çok az şey biliyoruz. Serhat Öztürk kitabında, Karagöz’deki kadim dolaba binerek, araklar ve şaraplar eşliğinde Hollywood filmlerine esin kaynağı olan Tanrı Hadad’dan St. Simeon’un hikâyesine, Kapalıçarşı’nın dehlizlerinden kalenin etrafında şekillenen yeni dünyaya, hecin develerinden vişneli kebaba, Araplara bakışımızdaki garbiyatçılıktan Halep Ermenilerine, Neanderthal insanından Ümmü Gülsüm’e bir kültürel coğrafyayı kuşatmaya çalışıyor.Taş ve zaman üzerine bir seyahatname.
İndirimdeyken almıştım. İlk kısımları şehri tanıtıyordu ve her ne kadar artık böyle bir şehir olmasa da okurken yaşayan insanlardan olduğum için haz aldım. Lakin yazar sonraki bölümlerde çok siyasi yorumlar yapmaya başlıyor ve bence kitap amacından çok sapıyor. O yüzden bu kitap sadece başındaki güzel tasvirler için alınıp okunmaya değmez.
Halep’in tarihine kültürüne ve geçmişten günümüze sosyal yaşamına ışık tutan güzel bir çalışma olmuş. Bazen fazla bilgi ağırlıklı olsa da edebiyat yönü de güzel. tavsiye ederim
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Eski Halep’i tanımak için güzel bir kitaba benziyor.
gezi yazısı sevenler için güzel bir kitap. bilmediğim bir yer hakkında bir sürü, basit ama önemli de olduğunu düşündüğüm şeyler öğrendim.
Güzel bir gezi güncesi .
İndirimdeyken almıştım. İlk kısımları şehri tanıtıyordu ve her ne kadar artık böyle bir şehir olmasa da okurken yaşayan insanlardan olduğum için haz aldım. Lakin yazar sonraki bölümlerde çok siyasi yorumlar yapmaya başlıyor ve bence kitap amacından çok sapıyor. O yüzden bu kitap sadece başındaki güzel tasvirler için alınıp okunmaya değmez.
Halep’in tarihine kültürüne ve geçmişten günümüze sosyal yaşamına ışık tutan güzel bir çalışma olmuş. Bazen fazla bilgi ağırlıklı olsa da edebiyat yönü de güzel. tavsiye ederim