Benim sevdiğim yazı türü olağan bir nesir hiç değil, devrik cümle değil, şiir belki. Benim sevdiğim yazı türü ironik, kara mizah yüklü, sıra dışı cümlemsi satırlar taşıyan.Bize önce düzgün cümle kurmayı, otoriteye uymayı, sabah kalkıp akşam yatmayı öğrettiler. Sonra biz, cümleleri bozmayı, "özgür olmayı", sabahlara kadar çalışıp gündüz uyumayı öğrendik. Önce kişilik sahibi olduk, psikolojiyi sevdik, güç mücadelesine girdik. Varolmanın endişelerini yaşarken, "çıkış yolunuz, bilgelikte, felsefede, bütünlükte" dediler.Ailemiz "güney", eşimiz "kuzey", arkadaşlarımız "doğu", patronumuz "batıda" dedi kurtuluş; "ilk hedefiniz orası, haydi ileri."Ben ya da biz, belki de hiç kimse, paramparça olduk farkında bile olmadan ve farkında olmadan absürt olan her şeyi sever oldum; söylemde, yazımda, gösteride.
Yazar öykülerinin konularını basit olarak ele almıştır. Ders verici konular olmasına çalışmıştır. Öğüt verme isteği öykülerinde çok kolay bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dili oldukça sadedir. Belli bir yaşa gelmiş insanları etkileyebileceğini pek sanmıyorum….hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz….
Başlamadan önce büyük umutlarla başladığınız ama daha ilk hikayeden itibaren umutlarınızı kıracak olan kitaplardan bir tanesi.Yazar doğal-günlük hayattan basit gibi görünen ama okununca insanın içini ısıtacak hikayeler yazmak istemiş ama daha çok sıradanlıkla kalmış.Genelde hikayeler bitince öylece kalıyorsunuz ve “Ee!Hiç birşey olmadı ama…” diyorsunuz.Ancak kitabın beğendiğim tek bölümü 101. sayfasında geçen “Başın göğe ererken ayakların yerden kesilmemeli” sözü oldu.Bunun dışında kesinlikle sıkıcı bir kitap…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Yazar öykülerinin konularını basit olarak ele almıştır. Ders verici konular olmasına çalışmıştır. Öğüt verme isteği öykülerinde çok kolay bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dili oldukça sadedir. Belli bir yaşa gelmiş insanları etkileyebileceğini pek sanmıyorum….hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz….
Başlamadan önce büyük umutlarla başladığınız ama daha ilk hikayeden itibaren umutlarınızı kıracak olan kitaplardan bir tanesi.Yazar doğal-günlük hayattan basit gibi görünen ama okununca insanın içini ısıtacak hikayeler yazmak istemiş ama daha çok sıradanlıkla kalmış.Genelde hikayeler bitince öylece kalıyorsunuz ve “Ee!Hiç birşey olmadı ama…” diyorsunuz.Ancak kitabın beğendiğim tek bölümü 101. sayfasında geçen “Başın göğe ererken ayakların yerden kesilmemeli” sözü oldu.Bunun dışında kesinlikle sıkıcı bir kitap…