Aykut Ertuğrul'un ve onun öykülerinin sesini biliyorsunuz artık. Hiç uyumamış olsanız bile. içeride defalarca uyanmaya ve dünyanın tüm anlatı geleneklerini kullanarak oluşturduğu dünyaların farklılığına alıştınız. Onların evrenselliğinin dayandığı noktaları zaten biliyorsunuz. Hikaye anlatmayı değil, güzel hikaye anlatmayı çok seven Borges, Calvino, Cortazar'la paylaştığı, düşsel olanla gerçek olanın kaynaştığı uzamı paylaşıyor yazdıkları. Karakterleri Campbell'in şu Joseph olan, onun bahsettiği tüm yolculuklarda olduğu gibi sınavlara tabi tutuluyor. Geçeni var geçmeyeni var elbette bu imtihanları. Ama inanır mısınız, tüm bunlar gerçek. En az, sizin varlığınız kadar. Amarula Cehennemi, Avcı, Çok Bilinmeyenli Bir Öykü ve kitaba saklanmış olan Sandık Üçlemesi boyunca, iki dünya ustasının kaçınılmaz biçimde ellerdesiniz, onun çizdiği dairenin içinde, çıkın içinden bu dairenin, çıkabiliyorsanız.
Öykülerindeki bakış açısı ufuk açıcı. Spekülatif söylemlere kaçacakken ani dönüşlerle dikkati çok farklı yerlere çekiyor anlatımında. Fantastik ögelerin insana dair analiz değeri içermesi ise yazarın çok başarılı bulduğum bir yönü.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Tarzı farklı geldi. Bana pek hitap etmedi
Farklı bir bakış akışı ile yazılmış, ilgi çekici hikayeler. Fena değil, ben beğendim.
sıkılmadan okuyacağınız öyküler.
Birbirinden bağımsız Gibi başlayan ama ara ara hayatta her şeyin her şeyle ilgisi vardır dercesine birbirine bağlanan enfes öyküler.
Öykülerindeki bakış açısı ufuk açıcı. Spekülatif söylemlere kaçacakken ani dönüşlerle dikkati çok farklı yerlere çekiyor anlatımında. Fantastik ögelerin insana dair analiz değeri içermesi ise yazarın çok başarılı bulduğum bir yönü.