Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
İmparatorluğun Batış Yılları

Kategori: Tarih Yazar: Falih Rıfkı Atay Yayınevi: Pozitif Yayınları

İmparatorluğun Batış Yılları

    Tanıtım Bülteni
    Biz Osmanlı İmparatorluğu’nun son çocuklarıyız. Biraz büyüyüp kendimize geldiğimiz zaman memleket sınırlarının bir ucu Adriyatik, bir ucu Fars Körfezi kıyılarındaydı. Rüştiye Mektebi’nde okuduğumuz coğrafya kitabına göre ülkemiz daha da büyüktü. Mısır ve Sudan, Bulgaristan Prensliği, Bosna ve Hersek sınırlarımız içindeydi. Henüz Tuna’lar, Nil’ler ve Fırat’lar Türkiyesi’ydik. Şimdiki Doğu petrollerinin bütün kaynakları topraklarımızdaydı.Bu sayfalarda çocukluğumun ve ilk gençliğimin havasını teneffüs ettirmek üzere sizleri gerilere götürmek istiyorum. 1918’e kadar geçmişin hatıralarını, durmadan ve son dakikaya kadar uslanmadan ve ayılmadan ödeyen bir nesil olduk. Hiçbirini kendi işlemediğimiz günahların acı ve ağır azaplarını biz çektik. Bugün ve yarın için faydalı dersler verebilecek ölüm kalım imtihanlarından geçtik.Maksadım bugünün ve yarının gençlerine Osmanlı'nın batış ve dağılış yıllarının hikâyelerini anlatmak ve onları Türkiye’nin geleceği üzerinde daha uyanık tutmaktan ibaret.
    SatıcıKitap AdıBağlantı
    Trendyolİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    Kitapyurduİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    D&Rİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    Idefixİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    BKM Kitapİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    Hepsiburadaİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    Nadir Kitapİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    N11İmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    Amazon Türkiyeİmparatorluğun Batış Yılları Satın Al
    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    İmparatorluğun Batış YıllarıPDF6.23 MB İndir
    İmparatorluğun Batış YıllarıEPUB6.96 MB İndir
    İmparatorluğun Batış YıllarıMOBI5.49 MB İndir
    İmparatorluğun Batış YıllarıODF5.86 MB İndir
    İmparatorluğun Batış YıllarıDJVU7.32 MB İndir
    İmparatorluğun Batış YıllarıRAR4.76 MB İndir
    İmparatorluğun Batış YıllarıZIP4.39 MB İndir

    ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    İmparatorluğun Batış YıllarıPDF6.23 MB İndir

    Sponsorlu Kitaplar: Tamamı Ücretsiz 10 Kitap

    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    Belki de Sevemedik - 1PDF6.23 MB İndir
    Belki de Sevemedik - 2PDF5.80 MB İndir
    Belki de Sevemedik - 3PDF6.10 MB İndir
    Sadece Allah'a Bırak - 1PDF5.10 MB İndir
    Sadece Allah'a Bırak - 2PDF5.50 MB İndir
    Sadece Allah'a Bırak - 3PDF5.80 MB İndir
    Bir Yudum AşkPDF4.75 MB İndir
    Dua Gibi SevPDF5.40 MB İndir
    Sessizlik Artık SensizlikPDF5.90 MB İndir
    Yüreğin Yorgunluk GörmesinPDF5.65 MB İndir

    Benzer Kitaplar




    Kitap Yorumları - (5 Yorum)


    İkinci Meşrutiyet yılları Falih Rıfkı’nın çocukluğuna denk geliyor. 10 yılda ülkeyi dört savaşa sürüklemek kolay değil. Büyük başarı.

    1894’ten 1918’e bir imparatorluğun, bir şehrin batışı.
    Girişe gel: “Kendime ilk defa ne zaman Türk dediğimi pek hatırlamıyorum. Bizim çocukluğumuzda Türk ‘kaba ve yabani demekti.’ İslam ümmetinden ve ‘Osmanlı’ idik. İlmihallerde baş dersimiz din ile milliyetin bir olduğunu öğrenmekti.” (s. 11) Yakup Kadri de aşağı yukarı aynı şeyleri yaşamış, bu hadiselerin izlerini Yaban’da ve Sodom ve Gomore’de bulmak mümkün. Yaban’da, “Elhamdülillah Müslümanız, Türk dediğin deha şu dağlarda yaşar,” diyen köylü iç burkar. Bir de uzun yıllar boyunca basımı yasaklanmış ve nihayet sansüre uğrayarak basılmış Bozkurt’un yazarı H. C. Armstrong da bu bahsettiğim ikinci kitaptaki, yüzbaşı mıydı, İngiliz asker zannediyorum. Bu alakasız oldu gerçi.
    İkinci Abdülhamit dönemi. Vatan, millet, hürriyet gibi şeyler söylediğin an hapisten ey kari. Seni jurnalciler süründürürler, darbe işkencecilerinin eline düşmüş gibi olursun. Bir ilginç anı: Padişahın resmi, fotoğrafı hiçbir yerde yok. O da yasak çünkü. Falih Rıfkı padişahın fotoğrafını bir Fransız gazetesinde buluyor, okula götürüyor. Hocalardan biri çakıyor mevzuyu, iyi yürekli bir adam olduğu için Falih Rıfkı’yı iyi bir dövüp evine yolluyor. İroni diye yazmam gerekir mi? Neyse, Falih Rıfkı’nın abisi de, “Bizi Fizan’a mı sürdüreceksin?” diye daha beter dövmüş bu sefer. Vaziyet bu.
    Büyük Köy başlıklı bir bölüm var, fena:
    “Önce İstanbul’u ikiye ayıralım: Hıristiyan ve Frenk semtleri, Müslüman semtleri. Tanzimat’tan bu yana Batıkârî gelişmeler Hıristiyan ve Frenklerde, Müslümanların da saray ve Babıâli alafrangalarındaydı. Müslümanların büyük çoğunluğu hazne fıkarası, esnaf ve sokak takımı. Tanzimat çarşıları yüzde yüz Hıristiyanların elinde. 1912’de bir Yunan vesikası bütün Osmanlı İmparatorluğu’nda bir tek Türk bakkal olmadığını yazmaktaydı. Birinci Dünya Harbi’ndeki milli iktisatçılık politikasına rağmen, Rumlar ve Ermeniler çekildikten sonra Anadolu çarşılarının nasıl kapandıklarını gözlerimle gördüğüme göre, bu vesika gerçeğe yakın olmalıydı. İstanbul’da Müslümanların elindeki esnaflık Tanzimat öncesi çarşılarındadır. Müslüman terzisi şalvar diker. Müslüman kunduracı mes, yemeni, takunya, nalın ve terlik yapar. Batı kılığındaki Müslümanların hepsi Hıristiyan dükkâncıların müşterisidirler. Zengin dendiği vakit saray ve Babıâli büyükleri, rüşvetçiler yahut Hıristiyanlarla Frenkler hatıra gelir. Birkaç müteahhit Arap ve Karadenizli zahireci vardır. Türklerden bata çıka, hile veya zulümle mal edinen bir sınıf da aşar iltizamcılardı.” (s. 21)
    Görüldüğü üzere ekonomi de batmış. Hayırlı olsun. Memurluk o zamanlar da gözde.
    “Okuldan çıkınca bir ‘kalem’e kapılanmak İstanbul okumuş gencinin başlıca ideali. İlk zamanlar parasız staj yaparsınız. Sonra yirmi kuruş aylığa geçer, yükselmeler için sıranızı beklemeye koyulursunuz. Eğer ailenizin bir geliri yoksa memurluk size ikinci bir kapılanma, varlıklı bir evin içgüveyliği şansını sağlamıştır.” (s. 23)
    Bunun dışında Beyoğlu alemleri, kibarlık budalası beyefendiler, şuh hanımefendiler… O dönemin romanlarında bolca bulunan şeyler. Bunların dışında yangınlardan da bahsediliyor. Artık nasıl bir etki bıraktıysa Tanpınar da, Ayverdi de, muhtemelen o dönemleri yaşamış veya araştırmış diğerleri de bu yangınları anlatıyor. Yangına ilk kim yetişecek yarışmaları yapılıyormuş falan. Direklerarası, Ramazan Bayramı, Karagöz, Ortaoyunu, bir sürü şey.
    1909’a geldiğimizde 31 Mart Vakası. Padişah yanlılarının, “Mektepli subay istemeyiz!” bağırışları arasında İttihat ve Terakki’ye giderin kralı çekilir. İstanbul’da her yer birbirine girer. Kolağası Mustafa Kemal’in yönetimindeki Hareket Ordusu şehre gelir, isyanı bastırır. Zamane gençleri, çocuklar, baskıdan yılanlar İttihat ve Terakki’ye sarılır. İttihat ve Terakki, plansızlığın getireceği yıkıma uğrayacak, ancak o zamanlarda bundan kimsenin haberi yok tabii. Sonrası politik birtakım olaylar, harpler, yenilgiler, Rumeli’nin elden çıkmasıyla ağlaşan insanlar. Falih Rıfkı, bunları bir de karşı taraftakilerin hatıralarıyla destekleyerek anlatıyor, o süper olmuş.


    Sabır ve heyecanla bekliyorum, bu güzel eserle kavuşmayı…


    Falit rıfkı o dönemi oldukça iyi anlatan nadir yazarlardan biri


    Falih Rıfkı okunurken dikkatli olunmalı. Gerçeği ayırabilmek önemli.


    OKULLARDA VE TÜM TÜRKİYEDE OKUNMASI MECBURİ TUTULMALI.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    *

    *

    *