Nevşin Mengü’den zülfiyâre dokunan bir kitap. İlk kitap. Bu kitabın yazarını televizyon ekranından tanıyoruz daha çok. Sözünü sakınmayan, dobra dobra konuşan, gazetecilik geleneğinin hakkını vermeye çalışan biriydi Mengü. Burada, bu kitapta da aslında tüm bunları beraber yapıyor: Sözünü sakınmıyor, kitapta bahsettiği insanların çoğuyla ve okuyucusuyla dobra dobra konuşuyor, gazetecilik geleneğinin hakkını vermeye çalışıyor. 2009 yılında, genç bir muhabir İran’a giderse neler olur? Dahası, 2009 yılında genç bir muhabir olan Nevşin Mengü İran’a giderse neler olur? Gazetecilik yapar ve bir yandan gördüklerini, hissettiklerini, yaşadıklarını kaydeder. Ortaya bu “anlatı” çıkar böylelikle. İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı? hassas zamanların kitabı. Hassas zamanları adeta sıradanlaştırmış bir ülkenin gazetecisinden, komşu ülkeye bakan bir ilk kitap. “İyiler yine kaybetti sonuçta İran’da. Hep öyle olmuyor mu son dönemlerde buralarda...”
Olayları anlatış açıklığı ve netliği gayet güzel fakat bir tık eksiklik hissettim hem anlatımda hem de bazı cümlelerin kitap içerisinde tekrarlaması sebebiyle. Yine de kesinlikle geliştirilip üzerine çok çok şey koyulabilecek bir üslup ve analiz yeteneği mevcut.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
İran’ı tarafsız bir şekilde daha iyi anlamak ve devletini tanımak için okumalı.
Çarpıcı gerçekleri çok güzel gözler önüne sermiş
Olayları anlatış açıklığı ve netliği gayet güzel fakat bir tık eksiklik hissettim hem anlatımda hem de bazı cümlelerin kitap içerisinde tekrarlaması sebebiyle. Yine de kesinlikle geliştirilip üzerine çok çok şey koyulabilecek bir üslup ve analiz yeteneği mevcut.
İranı Nevşin Mengü den okumak güzeldi. İranın günlük yaşantısı, medya üzerindeki baskı gibi olayları gerçekten çok iyi tahlil etmiş.
Çok merak ettiğim bir kitaptı severek okudum.