“5 Ağustos 1989 Ankara doğumluyum. Yirmi sekiz senedir işler umduğum gibi gitmiyor; ama yine de iyi ki doğdum. Bu fırsat insanın ayağına kaç kere gelir? Cübbe, stetoskop veya T cetveliyle yapılabilecekler sınırlıdır. Fakat un için sayısız olasılık var; o sebeple ev hanımıyım. Kışın yazlıkları, yazın kışlıkları hurçta, bezelyeleri buzlukta saklarım. Yes veya no gibi şeyleri yok sayamayacağımız için, gönül rahatlığıyla İngilizcem var diyebilirim. Fakat diğer dillere anlam veremiyorum. Bu kadar dille ne yapmaya çalışıyorsunuz?”Ceylan Taş, ilk kitabı İyiyim Oturuyorum ile okuyucuyu ev hanımlığı, evlilik, annelik, komşuluk deneyimlerine konuk ediyor, elbette ağlayan kekler ve kısırlar eşliğinde. Çayınızı kapın, bazen kahkahalara boğacak bazen hüznüyle boğazınıza düğümlenecek, bu kitapta kendinizi bulacaksınız. Çünkü İyiyim Oturuyorum yorganın altında on üç saat ağladıktan sonra hayata devam eden tüm güçlü kadınların manifestosu!
özrllikle taze annelerin içinde fazlaca kendini bulacağı, toplumsal olarak gereksiz kabullerimizr tatlı bir mizahla eleştiri yapan bir kitap. ceylan taş akşam oturmasını en çok sevdipiniz arkadaş gibi. sabaha kadar konuşursunuz 🙂
Bayadır severek takip ettiğim biri kendisi, kitaba başladığım bir kaç sayfa da o Ceylan havasını sezemedim. Kitabı yarım bırakmak gibi bir huyum olmadığından devam ettim. İlerisi epey sardı işte alıştığım dizeler. Son sayfalar gözyaşı ve kapanış. Yani alışık değiliz Ceylan ağlatmana.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Takip ettiğim bir kişiydi. Fakat kitap çok fazla yüzeysel geldi. Dili de fazla gündelikti. Beklentimi karşılamadı açıkçası
özrllikle taze annelerin içinde fazlaca kendini bulacağı, toplumsal olarak gereksiz kabullerimizr tatlı bir mizahla eleştiri yapan bir kitap. ceylan taş akşam oturmasını en çok sevdipiniz arkadaş gibi. sabaha kadar konuşursunuz 🙂
Takip ettiğim bir yazardı, sohbet havasında yaşadığımız olayları çok güzel bir dille anlatmış.
Bayadır severek takip ettiğim biri kendisi, kitaba başladığım bir kaç sayfa da o Ceylan havasını sezemedim. Kitabı yarım bırakmak gibi bir huyum olmadığından devam ettim. İlerisi epey sardı işte alıştığım dizeler. Son sayfalar gözyaşı ve kapanış. Yani alışık değiliz Ceylan ağlatmana.
Sohbet havası içinde yazılmış, keşke bitmese diyorsunuz.