Uğruna ölmeyi ve öldürmeyi göze alabildiğim bu adamı da işte hala bende saklı duran o saflık, masumiyet ve derinlikle seviyordum. Demek ki ben siyah beyaz bir Türk filminin duyarlılığını ödünç almıştım; şimdi ödeşmenin zamanı gelmişti ve işte hiç kimseye, hiçbir şeye eyvallah demeden hesaplaşıyordum...Ürkek, çekingen adımlarla içeri girdim. Adına resepsiyon demek için bir şahit isteyen derme çatma bir tezgahın başında o duruyordu. Onu görür görmez yüreğime imbatlar hücum etti. Kordon'da kanadı kırık bir martı gibiydim. Yaralanmıştım. Siz birini gördüğünüzde yaralandığınızı hissettiniz mi hiç, kalbinizin sancıdığını, o ana dek ne varsa yaşadığınız, hepsinin, her şeyin anlamsızlaştığını ancak o andan sonra varlığınızın bir anlam kazanmaya başladığını, önüne asla geçemeyeceğiniz bir kuvvetle sarsılarak, titreyerek, mahvolarak hissettiniz mi?...En iyisi, hikayeyi size baştan anlatmak...
Uğruna ölmeyi ve öldürmeyi göze alabildiğim bu adamı da işte hala bende saklı duran o saflık, masumiyet ve derinlikle seviyordum. Demek ki ben siyah beyaz bir Türk filminin duyarlılığını ödünç almıştım; şimdi ödeşmenin zamanı gelmişti ve işte hiç kimseye, hiçbir şeye eyvallah demeden hesaplaşıyordum.. Ürkek, çekingen adımlarla içeri girdim. Adına resepsiyon demek için bin şahit isteyen derme çatma bir tezgahın başında o duruyordu. Onu görür görmez yüreğime imbatlar hücum etti. Kordon’da kanadı kırık bir martı gibiydim. Yaralanmıştım. Siz birini gördüğünüzde yaralandığınızı hissettiniz mi hiç, kalbinizin sancıdığını, o ana dek ne varsa yaşadığınız, hepsinin, her şeyin anlamsızlaştığını ancak o andan sonra varlığınızın bir anlam kazanmaya başladığını, önüne asla geçemeyeceğiniz bir kuvvetle sarsılarak, titreyerek, mahvolarak hissettiniz mi?
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Uğruna ölmeyi ve öldürmeyi göze alabildiğim bu adamı da işte hala bende saklı duran o saflık, masumiyet ve derinlikle seviyordum. Demek ki ben siyah beyaz bir Türk filminin duyarlılığını ödünç almıştım; şimdi ödeşmenin zamanı gelmişti ve işte hiç kimseye, hiçbir şeye eyvallah demeden hesaplaşıyordum.. Ürkek, çekingen adımlarla içeri girdim. Adına resepsiyon demek için bin şahit isteyen derme çatma bir tezgahın başında o duruyordu. Onu görür görmez yüreğime imbatlar hücum etti. Kordon’da kanadı kırık bir martı gibiydim. Yaralanmıştım. Siz birini gördüğünüzde yaralandığınızı hissettiniz mi hiç, kalbinizin sancıdığını, o ana dek ne varsa yaşadığınız, hepsinin, her şeyin anlamsızlaştığını ancak o andan sonra varlığınızın bir anlam kazanmaya başladığını, önüne asla geçemeyeceğiniz bir kuvvetle sarsılarak, titreyerek, mahvolarak hissettiniz mi?