Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri
Yayın Tarihi: 14.02.2000
ISBN: 9789759397425
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 268
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
İnsan türünün kadın cinsini yaratıldığı öz, yaratılış biçimi, fıtratı, insani değeri gibi hususlarda normal ve asıl insan olarak kabul edilen erkek cinsinden farklı ve aşağı gören ve bu ikincil standarda uygun bir şekilde tanımlayan rivayetler incelendiğinde Kur'an'ın temel ilkelerinin esinlendiği öngörünün ışığında şöyle bir kanaat oluşmaktadır: Bu tür rivayetlerin tümü, onları üreten ve nakledenlerin içinde bulundukları sosyo-kültürel yapının en belirgin vasfı olan ataerkil yapılanmanın kaçınılmaz sonuçları olarak ortaya çıkmış bulunmaktadırlar.
Mezkûr kitâbı okumadım, okumayı da düşünmem, bunu kendime zul addederim. Kitâbın müellif(es)ini 2 Muharrem 1423 (16.03.2002) tarihli “Ceviz Kabuğu”nda –hasbe’l-kader– izleme bahtsızlığına düştüm. 4-5 saat boyunca ekran başında geçirdiğim mide grampları, kahkaha nöbetleri beni epey rahatsız etmiş idi. İlmî kıymetsizliği bir kenarda dursun, böyle insicamsız, tutarsız, baştan ayağa tenâkuzlara batmış bir hatun kişi nasıl olmuş da tez yazmış ve bu tez de kabûl “buyrulmuş”?.. hayretlere gark oldum! Lâkin bir süre sonra ekran altında beliren bir kaç satır bu hayretimi izâle etdi. Meğer bu tez A.Ü. İlâhiyât Fak.’sinde hazırlanmış! Yâni şu Fazlur Rahman nâm modernistin müridlerinin yuvalandığı tekke! Nitekim müellife hanım bu müridliğini o gece bihakkın isbât ve izhâr etmişdir. Bütün tezlerini (hâşâ) “Kur’ân’ın tarihselliği” zırvasına istinâd eden iş bu hâtun kişi müdhiş mantık ve insicâm kabızlığı çekmektedir. “Gûyâ” kaydıyla zikredip sahih olmadığını îmâ etdiği bir Hadîs-i Şerîf’i işine geldiğinde delîl olarak zikretmesi başka ne ile îzah olunabilir ki?Hem “tarihsellik” zırvasına zâhib olmuş; Allah’ın açık buyruklarını dahî “tarihseldir, bağlamaz” yaftasıyla gâyet rahatça rafa kaldırmış biri için Hadîs-i Şerîfler sahih olsa ne olur, olmasa ne olur… bunun ne ehemmiyeti var ki? “Efendim tarihseldir… bizi bağlamaz” de, çık işin içinden! Bunların mevzû olduğunu isbât için kırk dereden su getirerek tez yazmaya ne lüzûm var? (dostlara “pazar”da arz-ı endâm endişesinden gayrı) Nitekim Hulki Bey de -gâyet haklı olarak- bu ironik ve akıllara ziyân tablo karşısında dayanamayıp sordu: “Peki bu Dîn’in neresi evrensel?”Evet, her emri (hâşâ) tarihsel olan bir Kitâb’ın neresi evrensel? Bizim Müslüman olmamızın ne ma’nâsı var? Genel ilkelerse (zînâ etmeyin, adâletli olun, iyilik edin, kötülük yapmayın v.s…) onlar bütün dinlerde ve hatta kıytırık ideolojilerde bile bulunabilir… niye Müslüman olalım ki?!?!Dedik ya, mantık, insicâm, akıl, îzân… hakk getire.Bu sancılı tablo, ancak, karınlardaki “modernizm” kurdu ile îzâh olunabilir! Midesinde bu kurd olanın Kur’ân ve Sünnet/Hadîs’i hazmetmesi elbette ki beklenemez!Ne diyelim, Cenâb-ı Hakk ıslâh buyursun!
Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri kitabını, yazarın İslamiyat dergisinin “kadın” özel sayısında makalesini okuduktan sonra karar verdim. Dergiyi okuduğumda da “eleştiri”olarak yazdığım kitap eleştirisi bölümüne: hazırlayanlara teşekkürler .. diye yazmıştım. Aynı teşekkürü bu kez yazar için tekrarlıyorum.Günlük konuşmalarda dillendirdiğimiz, kadının aklının eksik ve dininin yarım olmasının açılımı olarak kadının uğursuzluğu, ayartıcıcılığı, doğurgan olmama özelliği, cehennemin çoğunluğunu doldurmaları, kocalarına karşı nankör olmaları… bağlamında hadis literatürü taranmış ve modern dünya insanının istifadesine sunulmuş bir eser bu.Kadın karşıtı rivayetlerin aslında Kur’an’a bakıldığında hiç öyle olmadığını gösteriyor ve bunu sıklıkla vurguluyor bu çalışma. Literatürde var olan kadın karşıtı rivayetlerin ifade edilişinin arka planında“erkeksi”(yazar buna ataerkil yapı der) bir dünya görüşünden kaynaklandığını gösteriyor yine bu eser. Eser boyunca aklımda oluşan ve eser sonun da da cevabını bulamadığım bir soru. Kadın karşıtı rivayetlerin kaynağı Kur’an değil tamam. Bunların dayanağı hadisler ise sahih olarak kabul edilen kitaparda var. Öyle ise bu rivayetleri Peygemberin söylediğini kabul etmemek için “ataerkil yapının ürünü” olduğunu ifade etmek yeterli mi? (İki yol var ya rivayetleri kabul etmeyeceğiz yada bu rivayetlerle içiçe yaşamaya devam edeceğiz) Var olan herşey insan için (yazar kadın karşıtı rivayetlerin etkisiyle erkek insen kadın insan der) yaratımış kadın da rivayetlere bakarsak erkek insan için (tabi bunu yazar kabul etmez, rivayetlerin bunu gösterdiğini söyler)
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Mezkûr kitâbı okumadım, okumayı da düşünmem, bunu kendime zul addederim. Kitâbın müellif(es)ini 2 Muharrem 1423 (16.03.2002) tarihli “Ceviz Kabuğu”nda –hasbe’l-kader– izleme bahtsızlığına düştüm. 4-5 saat boyunca ekran başında geçirdiğim mide grampları, kahkaha nöbetleri beni epey rahatsız etmiş idi. İlmî kıymetsizliği bir kenarda dursun, böyle insicamsız, tutarsız, baştan ayağa tenâkuzlara batmış bir hatun kişi nasıl olmuş da tez yazmış ve bu tez de kabûl “buyrulmuş”?.. hayretlere gark oldum! Lâkin bir süre sonra ekran altında beliren bir kaç satır bu hayretimi izâle etdi. Meğer bu tez A.Ü. İlâhiyât Fak.’sinde hazırlanmış! Yâni şu Fazlur Rahman nâm modernistin müridlerinin yuvalandığı tekke! Nitekim müellife hanım bu müridliğini o gece bihakkın isbât ve izhâr etmişdir. Bütün tezlerini (hâşâ) “Kur’ân’ın tarihselliği” zırvasına istinâd eden iş bu hâtun kişi müdhiş mantık ve insicâm kabızlığı çekmektedir. “Gûyâ” kaydıyla zikredip sahih olmadığını îmâ etdiği bir Hadîs-i Şerîf’i işine geldiğinde delîl olarak zikretmesi başka ne ile îzah olunabilir ki?Hem “tarihsellik” zırvasına zâhib olmuş; Allah’ın açık buyruklarını dahî “tarihseldir, bağlamaz” yaftasıyla gâyet rahatça rafa kaldırmış biri için Hadîs-i Şerîfler sahih olsa ne olur, olmasa ne olur… bunun ne ehemmiyeti var ki? “Efendim tarihseldir… bizi bağlamaz” de, çık işin içinden! Bunların mevzû olduğunu isbât için kırk dereden su getirerek tez yazmaya ne lüzûm var? (dostlara “pazar”da arz-ı endâm endişesinden gayrı) Nitekim Hulki Bey de -gâyet haklı olarak- bu ironik ve akıllara ziyân tablo karşısında dayanamayıp sordu: “Peki bu Dîn’in neresi evrensel?”Evet, her emri (hâşâ) tarihsel olan bir Kitâb’ın neresi evrensel? Bizim Müslüman olmamızın ne ma’nâsı var? Genel ilkelerse (zînâ etmeyin, adâletli olun, iyilik edin, kötülük yapmayın v.s…) onlar bütün dinlerde ve hatta kıytırık ideolojilerde bile bulunabilir… niye Müslüman olalım ki?!?!Dedik ya, mantık, insicâm, akıl, îzân… hakk getire.Bu sancılı tablo, ancak, karınlardaki “modernizm” kurdu ile îzâh olunabilir! Midesinde bu kurd olanın Kur’ân ve Sünnet/Hadîs’i hazmetmesi elbette ki beklenemez!Ne diyelim, Cenâb-ı Hakk ıslâh buyursun!
Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri kitabını, yazarın İslamiyat dergisinin “kadın” özel sayısında makalesini okuduktan sonra karar verdim. Dergiyi okuduğumda da “eleştiri”olarak yazdığım kitap eleştirisi bölümüne: hazırlayanlara teşekkürler .. diye yazmıştım. Aynı teşekkürü bu kez yazar için tekrarlıyorum.Günlük konuşmalarda dillendirdiğimiz, kadının aklının eksik ve dininin yarım olmasının açılımı olarak kadının uğursuzluğu, ayartıcıcılığı, doğurgan olmama özelliği, cehennemin çoğunluğunu doldurmaları, kocalarına karşı nankör olmaları… bağlamında hadis literatürü taranmış ve modern dünya insanının istifadesine sunulmuş bir eser bu.Kadın karşıtı rivayetlerin aslında Kur’an’a bakıldığında hiç öyle olmadığını gösteriyor ve bunu sıklıkla vurguluyor bu çalışma. Literatürde var olan kadın karşıtı rivayetlerin ifade edilişinin arka planında“erkeksi”(yazar buna ataerkil yapı der) bir dünya görüşünden kaynaklandığını gösteriyor yine bu eser. Eser boyunca aklımda oluşan ve eser sonun da da cevabını bulamadığım bir soru. Kadın karşıtı rivayetlerin kaynağı Kur’an değil tamam. Bunların dayanağı hadisler ise sahih olarak kabul edilen kitaparda var. Öyle ise bu rivayetleri Peygemberin söylediğini kabul etmemek için “ataerkil yapının ürünü” olduğunu ifade etmek yeterli mi? (İki yol var ya rivayetleri kabul etmeyeceğiz yada bu rivayetlerle içiçe yaşamaya devam edeceğiz) Var olan herşey insan için (yazar kadın karşıtı rivayetlerin etkisiyle erkek insen kadın insan der) yaratımış kadın da rivayetlere bakarsak erkek insan için (tabi bunu yazar kabul etmez, rivayetlerin bunu gösterdiğini söyler)