Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Karanlık Oda

Kategori: Edebiyat Yazar: Hakan Bıçakcı Yayınevi: Iletişim Yayınları

Karanlık Oda

Tanıtım Bülteni
Geceleri uykumda kendimi mi dişliyordum yani? Böyle bir hastalık var mı?Uyurgezerliğin bir türü mü bu? Yamyamlığın bir türü mü ya da?Yoksa ben mi icat ettim? Cinsel fantezi kurbanı olduğumu sanan doktora söyleseydim keşke,“İyi de doktor bey, ben yalnız yaşıyorum,” diye.Söyleyememiştim. Tutmuştum kendimi. Nedenini de gayet iyi biliyordumaslında: Kendi kendimi bilinçsizce ısırıyor olmam, en sapkın ilişkiye girmemden çok daha rahatsız ediciydi.Uzak, sanki hiç varolmamışçasına hatırlanmayacak uzak bir İstanbul semtinde başlıyor Karanlık Oda… Boş bir belediye otobüsü, pırpır eden floresanlar, ıssız ve alelacayip vitrinlerle giriyor söze… Suya daldırıldıkça ağırlığı artan paçavra gibi dibe giden, kendini ve unuttuklarını hatırlamaya çalışan bir fotoğrafçı çıkıyor karşımıza.Sezgileriyle yürüyen, rutinlerle yaşayan, ürkek ve takıntılı bir adam bu…Hakan Bıçakcı, akılcılığın maskesini çıkarttığı, her gecenin bir gündüzün içine aktığı şizoid ve polarize bir karanlığı resmediyor. İçinde ısırıkların, sararmış resimlerin, tekinsiz erkeklerin, alışveriş merkezlerinin, sanat galerilerinin, otel odalarının, markaların ve beyhude zaman usancının yaşadığı genç bir roman daha sunuyor bize…
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Karanlık Oda PDF 6.23 MB İndir
Karanlık Oda EPUB 6.96 MB İndir
Karanlık Oda MOBI 5.49 MB İndir
Karanlık Oda ODF 5.86 MB İndir
Karanlık Oda DJVU 7.32 MB İndir
Karanlık Oda RAR 4.76 MB İndir
Karanlık Oda ZIP 4.39 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Karanlık Oda PDF 6.23 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Hakan Bıçakcı’nın yine nereden ne çıkaracağının belli olmadığı bir roman. Entry girseydim böyle girerdim. Girmedim.
Bir otobüste, hattın son durağında ve hiç bilmediği bir yerde uyanan bir adam var. Kendisi fotoğrafçı. Gecenin bir körü otobüsten iniyor. Gidecek pek bir yer yok, yakındaki lokanta dışında. Gidiyor, çorba morba içiyor. Adamın evinde kalıyor, sonra şimdiyle geçmiş arasında bazı acayip bağlantılar kuruyor, kaçıyor oradan. Yaralar belirmeye başlıyor vücudunda. Fotoğrafçı olmak için yaptığı korkunç yolculuk var bir de, İstanbul’a gelişi ve kendi dükkanını açana kadar geçen sürede yaptığı düğün fotoğrafçılığı. Yaralar çoğalıyor, her şey birbirine giriyor, adam ne olduğunu anlamıyor, bağlantılar kurmaya devam ediyor. Herkes, her şey birbirini andırıyor. Böyle.

Okurken kelimelere, olaylara dikkat edilirse daha ilk sayfalardan mevzu ortaya çıkarılabilir. Otobüs yolculukları, bürokrasi mavisi, doktor, falan. Bir de müzikler var ama sadece var, olaylara bir fon oluşturmuyor, bir katkı sağlamıyor. Adamımız müzik dinliyor, o kadar.

Geriyor, bir noktaya kadar anlamak istiyor insan neler olduğunu. Hakan Bıçakcı’nın istediği zannediyorum King’in isteğiyle aynı; olağan insanların olağanüstü durumlardaki tepkilerini sınırları çizilmiş ve ipuçları verilmiş bir gizemin etrafında kurmak. Başarılı ama büyük umutlarla okunmamalı sanıyorum.

Kısa, böyle. Güzel.


Hakan Bıçakçı’nın yine muhteşem bir romanı


bilinçaltı-rüya ikilisi. ve Tanpınar hayranlığından doğan mükemmeliyet.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*