Osmanlı’nın en parlak döneminde göz kamaştırıcı güzelliğiyle İstanbul. Ve surlarında, gizli köşe ve bahçelerinde diğer dünyaya açılan geçitler.Kibele’nin hazinesi kutsal toprağında gerçek sahibini bekliyordu. Zengin bir tüccarın güzeller güzeli kızı Paula da babasıyla birlikte bu eşsiz tarihi eserin peşine takılıp, kendilerini bekleyen tehlikelerden habersiz, İstanbul’a gelir. Paula yaşadığı gizemli şehrin farklı ve yasak yüzlerini keşfederken bir gün bir kütüphaneyi ziyaret eder ve orada aradığı izleri bulur. İpuçlarını bir araya getirip Kibele’nin sırrını çözmeye çalışırken gözü pek bir gemi korsanı olan ve aynı zamanda rakibi Duarte’ye gönlünü kaptırır. Ancak henüz incinen yüreğiyle yaşayacak ve gerçek hisleriyle yüzleşecek kadar cesur değildir.Kibele’nin hazinesine ulaştıklarında Paula ve beraberindekiler kendilerini tehlikeli bir maceranın içinde bulurlar. Gizem içinde gizem, muamma üstüne muamma…Zekanın, vicdanın ve yüreğin en zor sınavını veren Paula aşkın sınırlarını zorlarken sizi gerçekler ve hayaller arasındaki ince köprüde yürümeye çağırıyor.
Juliet Marillier bu eserinde çok fazla hayal gücü kullanmış. Marillier’ in anlatım dili de fazlasıyla uçuk geldi bana. Hayalci ve uçuk uslup çoğunlukla sıkıcı bir anlatım oluyor. Okunması pek keyif vermiyor bence…
Kapağına bakınca romantik bir kitap gibi gelebilir ama içindeki kurgu da güzel kurgulanmış. Hem fantastik bir maceranın hem de romantizmin aynı anda bulunduğu güzel bir kitap.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Juliet Marillier bu eserinde çok fazla hayal gücü kullanmış. Marillier’ in anlatım dili de fazlasıyla uçuk geldi bana. Hayalci ve uçuk uslup çoğunlukla sıkıcı bir anlatım oluyor. Okunması pek keyif vermiyor bence…
Kapağına bakınca romantik bir kitap gibi gelebilir ama içindeki kurgu da güzel kurgulanmış. Hem fantastik bir maceranın hem de romantizmin aynı anda bulunduğu güzel bir kitap.
“Lale” nin bu kadar anlamlı olduğunu keşfettiğim kitap…
Okuyalı uzun zaman olmasına rağmen etkisini üzerimden atamadığım bir rüya…
Kurgusunu çok beğendim