Haldun Taner, bu kitabında da yine her zamanki gibi keskin ve olgun gözlem gücünü, zengin kültür imbiğinden geçmiş ve satırların beyazına sindirilmiş olağanüstü ironiyi, giderek Türkçenin bütün inceliklerine egemen dil, üslup ustalığını okuruna yansıtmaktadır.
“Yaşasın Demokrasi” ve “Tuş” başlıkları ile iki bölümde toplam yirmi beş hikâye. “Geçmiş Zaman Olur Ki”, “Necmiye’nin Hatırı” ve “Bir Motorda Dört Kişi” hikâyelerini özellikle tavsiye ediyorum.
Türkçenin kullanımı, tasvirler açısından takdir edilebilecek bir kitap. Bazen bizzat Haldun Taner’in başından geçen hikayelere yer verilirken bazen de yakındakilerinin başından geçmiş olaylara yer veriliyor. Sahib-i Seyf-ü kalem ve Bir Motorda Dört Kişi adlı hikayeler gayet ilginç.
Haldun Taner’in bu kitabındaki hikayeleri de “Türk insanı”nı çok güzel anlatıyor. Bazısı şahsi hayatından hikayeler de olabilir. Ama Haldun Taner’in yakaladığı başlıca iki şey var bence: Birincisi anlatımındaki samimilik ve bu samimiliğin konuyla ve kişilerle iç içe girmesi. İkincisi ise hikayelerinin adeta “sonuçsuz sonuçlarla”, şunu yapmalı bunu yapmalı demeden, Türk insanını gözler önüne sermesidir etmesidir.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
HARİKAAAA BİR KİTAP HALDUN TANER ÜSLUBUNU GÜZEL BİR ŞEKİLDE KULLANMIŞ
Dili bu kadar güzel kullanabilmesine şaşırabilirsiniz.
“Yaşasın Demokrasi” ve “Tuş” başlıkları ile iki bölümde toplam yirmi beş hikâye. “Geçmiş Zaman Olur Ki”, “Necmiye’nin Hatırı” ve “Bir Motorda Dört Kişi” hikâyelerini özellikle tavsiye ediyorum.
Türkçenin kullanımı, tasvirler açısından takdir edilebilecek bir kitap. Bazen bizzat Haldun Taner’in başından geçen hikayelere yer verilirken bazen de yakındakilerinin başından geçmiş olaylara yer veriliyor. Sahib-i Seyf-ü kalem ve Bir Motorda Dört Kişi adlı hikayeler gayet ilginç.
Haldun Taner’in bu kitabındaki hikayeleri de “Türk insanı”nı çok güzel anlatıyor. Bazısı şahsi hayatından hikayeler de olabilir. Ama Haldun Taner’in yakaladığı başlıca iki şey var bence: Birincisi anlatımındaki samimilik ve bu samimiliğin konuyla ve kişilerle iç içe girmesi. İkincisi ise hikayelerinin adeta “sonuçsuz sonuçlarla”, şunu yapmalı bunu yapmalı demeden, Türk insanını gözler önüne sermesidir etmesidir.