“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.” Bu cümleyle açılır Sâdık Hidâyet’in başyapıtı Kör Baykuş. Bir anlığına görülen ve hayal mi gerçek mi olduğu anlaşılmayan güzel bir kadın, romanın isimsiz kahramanının tekdüze varoluşunu altüst edecek, onu zaman ve mekânın dışında geçen bir hikâyeye savuracaktır: Takıntılardan, korkulardan, sanrılardan oluşan bir dünyada geçen, içinde kendini yapayalnız bulduğu bir hikâyeye. Modern İran edebiyatının kurucularından Sâdık Hidâyet’in 1936’da Bombay’da yayımladığı Kör Baykuş pek çok dile çevrildi, pek çok yazarı etkiledi. Bu kült romanı, Behçet Necatigil’in unutulmaz çevirisinden, Necatigil’in önsözü ve Hidâyet’in yakın dostu yazar Bozorg Alevî’nin sonsözüyle sunuyoruz. Hem Doğu resim sanatı ve edebiyatının, Binbir Gece Masalları’nın hem de sembolizmin ve gerçeküstücülüğün izlerinin görüldüğü bu benzersiz romanla Hidâyet, modernizmi İran’a getirmişti. Yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt.Philippe Soupault Başyapıt diye bir şey varsa budur.André Breton
Uzun zamandır okuduğum en sıradışı kitap Kör Baykuş oldu. Kısacık kitaptan yordun argın çıktım desem yeridir. Kitabın ilk sayfasında yer alan o muazzam giriş beni uzun süre çağırıyordu, bugüneymiş bitirmek. Şimdilik bitti diyeyim, bir daha tekrar ne zaman geleceğim kim bilir!
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Yazarla tanıştığım ve üslubunu çok sevdiğim bir kitap.
Gerçekliğin ve düşlerin, sanrıların birbirine girdiği sürrealist bir öykü.
Uzun zamandır okuduğum en sıradışı kitap Kör Baykuş oldu. Kısacık kitaptan yordun argın çıktım desem yeridir. Kitabın ilk sayfasında yer alan o muazzam giriş beni uzun süre çağırıyordu, bugüneymiş bitirmek. Şimdilik bitti diyeyim, bir daha tekrar ne zaman geleceğim kim bilir!
Kendisinde Ömer Hayyam’ın etkisini de görmek mümkün. Eserde kullanılan birçok kelimenin açıklaması da dipnotlar ile verilmiş.
Okuması zor bir kitap denildiği için hep erteledim . Sakin bir zaman diliminde okunmayı bekliyor