Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Kum Saatinde Kumkapı

Kategori: Edebiyat Yazar: Jaklin Çelik Yayınevi: Aras Yayıncılık

Kum Saatinde Kumkapı

  • Yayın Tarihi: 15.08.2000
  • ISBN: 9789757265290
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 112
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
Kum Saatinde Kumkapı onun çocukluğunu ve gençliğinin bir dönemini geçirdiği o tarihi ve renkli semti, Kumkapı'yı anlattığı tecrübelerinin ilk ürünü, ilk kitabı. İstanbul'un en hareketli bölgelerinden birini geçmişiyle, insanlarıyla bir Kumkapılı ağzından tanımak isteyenler için eşşiz bir fırsat.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Kum Saatinde Kumkapı PDF 4.65 MB İndir
Kum Saatinde Kumkapı EPUB 5.20 MB İndir
Kum Saatinde Kumkapı MOBI 4.10 MB İndir
Kum Saatinde Kumkapı ODF 4.38 MB İndir
Kum Saatinde Kumkapı DJVU 5.47 MB İndir
Kum Saatinde Kumkapı RAR 3.55 MB İndir
Kum Saatinde Kumkapı ZIP 3.28 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Kum Saatinde Kumkapı PDF 4.65 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (3 Yorum)


Istanbul’un yoksul bir mahallesindeki insanların yaşama uğraşı anlatılıyor bu kitapta.


insanları ve hikayelerini onun kaleminden okumak en az sesinden dinlemek kadar etkileyici.öyküleri okurken karakterleri kendinize çok yakın hissedeceğinizden eminim,hepsi içimizden ve fazlasıyla yaşamın içinden.bu öyküleri mutlaka okumalısınız…


Kum Saatinde Kumkapı” adlı öykü kitabında on bir öykü yer alıyor. Genellikle yazarın da mensubu bulunduğu Ermeni cemaatine dair öyküler bunlar. Basit, sıradan insan yaşamlarını, gündelik yaşantının tekdüzeliği içerisinde işlemiş Jaklin Çelik. Zaman zaman Türkler ve Kürtler de katılıyorlar öykülere, ama etnik kimliklere yönelik bir vurgu yapmıyor yazar. Aslında öykülerde yer alan karakterlerin isimleri Kayane, Azat, Arşaluys, Onnik veya Yerçenik olmasa, Anadolu’da yüzlerce yıldır yaşayan bu etnik gurubun gündelik yaşantılarını Ahmet’lerden, Hasanlar’dan, Ayşe’lerden, Fatma’lardan ayırmak da mümkün olmayacaktı. Zaten nasıl mümkün olabilir ki koskoca İstanbul’un giderek yoksullaşan bir semtinde geçim sıkıntıları içerisinde ayakta kalma savaşı veren insanların farklılaşması? “Deniz Mıgırdiç’in, Gökyüzü Sarkis’in” öyküsündeki Balıkçı Mıgırdiç ve Demirci Sarkis gibi, her yerde aynı şekilde yaşlanıp, geçmişi özlemle anmıyor mu insanlar? Veya “Kadınlar Koğuşu”nda anlatılan akıl hastanesindeki dram farklı yaşanabilir mi dinler, ırklar farklı olduğunda? Ya da, “Taze Gelin” adlı öyküdeki Suren Amca’nın doğduğu topraklara; Duron’a, yani Muş’a olan düşkünlüğünü, hiç dinmeyen özlemini dile getirdiği ve “İsa bilir, Meryem de şahidim, Sıyırır ağaç köklerini, yakmadan akarım Muş ovasına” sözleri ile biten dizeler, doğduğu topraklarından kopmak zorunda kalan; dili, dini, ırkı, cinsiyeti ve kopma nedeni ne olursa olsun, her insanın paylaştığı duyguları dışa vurmuyor mu? Birlikte söylemiyor muyuz “Sarı Gelin” türküsünü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*