"Gelişmiş ülkeler, küreselleşmeyi yönetcek uluslar arası kuruluşların reformu konusunda üstlerine düşeni yapmalıdır. Bu kuruluşları biz kurduk, onları düzeltmek için de biz çalışmalıyız (...) Daha insani bir çehreye sahip bir küreselleşme yaratabilmek istiyorsak, o zaman sesimizi yükseltmemiz gerek.Hiçbir şey yapmadan duramayız,Hiçbir şey yapmadan durmamalıyız.Bu kitap küreselleşmenin nasıl yanlış yöneltildiğini anlatıyor.
Küreselleşme üzerine çok fazla kitap kaleme alındı. Bu kitabın diğerlerinden farklı olma nedeni ise Stiglitz’in kariyerini küreselleşmenin ürünü olan kurumlardan yaptıktan sonra bu kitabı yazmış olmasıdır. Bu bakımdan Stiglitz’i bir otorite olarak kabul etmek mümkün ve bu yüzden de kitabı okumak okuruna oldukça yüklü bir birikim katacaktır. Ancak yine de kitabın örnekler açısından biraz fakir kaldığını düşünüyorum. Belki de çok tepe noktalarda kariyer yaptığı için işin mutfağı hakkında örnek verme şansı da olmamış yazarın. Bu yüzden Stiglitz’in kitapları ile birlikte Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı kitap serisini de okursanız birbirini tamamladığını göreceksiniz. Stiglitz’in övgüye değer özelliği ise her ne kadar küresel organizasyonları yönetse de kitabında bu organizasyonların yanlışlarını tarafsız bir şekilde eleştirmiş olmasıdır. Kısaca yazarının kariyeri ve tarafsız yaklaşması sayesinde okunması gereken kitaplar listesine giren bir çalışma…
Stiglitz, kitapta IMF’ye vermiş, veriştirmiş: Kurumun, ilişkide olduğu tüm ülkeler için ürettiği ortak/global reçeteleri, yapılan fahiş hataları, hatta IMF’nin kredi verdiği ülkelerinin politikalarına burnunu sokmasını eleştirmiş; ancak IMF ve Dünya Bankası’nın Amerikan emperyalizminin bir kolu olduğu fikrine katılmadığını da eklemiş J. Stiglitz. Benim açımdan kitabın en çarpıcı kısmı, Stiglitz’in iktisatın sosyal bir bilim olduğunu yani bir ülkenin insanlarının davranışlarıyla doğrudan ilişkili olduğunu ve her ülkenin insanlarının davranışlarının aynı olmaması sebebiyle “global reçeteler”in yazılmasının pek mümkün olmadığını, o yüzden ülkelerinin ekonomilerini, yine o ülkelerde yetişmiş, ülke insanının davranışlarını bilen birinci sınıf iktisatçılara emanet edilmesi gerektiğinin altını çizmesiydi. Bu, adeta Türkiye için yazılmış bir mesaj gibi.Çeviri gayet güzel; lakin şunu da söylemem lâzım: Kitap pek akıcı değil.
küreselleşme Dünyanın küçük bir köy haline geldiği ve bütün gelişmelerin bütün dünyadaki ülkeleri ilgilendirebileceği görüşüdür.şu an sıkça kullanılan global kelimesinin daha çok açılmışıdır tavsiye ederim …
Bu kitapta Stiglitz aslında küreselleşmeye kısaca değinip hedef tahtasına IMF’i oturtmuş. Kendisi Dünya Bankası başkan yardımcılığı ve Clinton döneminde başkanın ekonomi başdanışmanlığını yapmıştı. Kitap haklı eleştiriler getirsede objekyif olmaktan uzak. Zaman zaman Stiglitz kendisi ile çelişkiye düşüyor. Bazen sübvansiyonları eleştiriyor, bazan de kaldırılmalarının yanlışlıklarından bahsediyor. Açıkçası bana çok doyurucu gelmedi. Stiglitz’i yakından tanıyan Deniz Gökçe’nin “Roaring 90’s” (90’ların Yükselişi) kitabı ile alakalı yorumlarını okumuştum. Gökçenin ifadeleri aşağı yukarı şu şekilde idi: Stiglitz kitabında daha çok IMF ve Dünya Bankasından umduğunu bulamamış bir memur edası ve üslubu ile kaleme almış eserini. Muğlak ve subjektif eleştiriler yöneltmiş. Ben de Gökçe’nin yorumlarını haklı buluyorum. Stiglitz bu eseri ile 2001 Nobel Ekonomi ödülünü almış. Açıkçası Nobel ödülünü hak edecek bir kitap değil. ödül çeşitli lobiler sayesinde veya Stiglitz adının ağırlığı sayesinde verilmiş olabilir.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Küreselleşme üzerine çok fazla kitap kaleme alındı. Bu kitabın diğerlerinden farklı olma nedeni ise Stiglitz’in kariyerini küreselleşmenin ürünü olan kurumlardan yaptıktan sonra bu kitabı yazmış olmasıdır. Bu bakımdan Stiglitz’i bir otorite olarak kabul etmek mümkün ve bu yüzden de kitabı okumak okuruna oldukça yüklü bir birikim katacaktır. Ancak yine de kitabın örnekler açısından biraz fakir kaldığını düşünüyorum. Belki de çok tepe noktalarda kariyer yaptığı için işin mutfağı hakkında örnek verme şansı da olmamış yazarın. Bu yüzden Stiglitz’in kitapları ile birlikte Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı kitap serisini de okursanız birbirini tamamladığını göreceksiniz. Stiglitz’in övgüye değer özelliği ise her ne kadar küresel organizasyonları yönetse de kitabında bu organizasyonların yanlışlarını tarafsız bir şekilde eleştirmiş olmasıdır. Kısaca yazarının kariyeri ve tarafsız yaklaşması sayesinde okunması gereken kitaplar listesine giren bir çalışma…
Stiglitz, kitapta IMF’ye vermiş, veriştirmiş: Kurumun, ilişkide olduğu tüm ülkeler için ürettiği ortak/global reçeteleri, yapılan fahiş hataları, hatta IMF’nin kredi verdiği ülkelerinin politikalarına burnunu sokmasını eleştirmiş; ancak IMF ve Dünya Bankası’nın Amerikan emperyalizminin bir kolu olduğu fikrine katılmadığını da eklemiş J. Stiglitz. Benim açımdan kitabın en çarpıcı kısmı, Stiglitz’in iktisatın sosyal bir bilim olduğunu yani bir ülkenin insanlarının davranışlarıyla doğrudan ilişkili olduğunu ve her ülkenin insanlarının davranışlarının aynı olmaması sebebiyle “global reçeteler”in yazılmasının pek mümkün olmadığını, o yüzden ülkelerinin ekonomilerini, yine o ülkelerde yetişmiş, ülke insanının davranışlarını bilen birinci sınıf iktisatçılara emanet edilmesi gerektiğinin altını çizmesiydi. Bu, adeta Türkiye için yazılmış bir mesaj gibi.Çeviri gayet güzel; lakin şunu da söylemem lâzım: Kitap pek akıcı değil.
küreselleşme Dünyanın küçük bir köy haline geldiği ve bütün gelişmelerin bütün dünyadaki ülkeleri ilgilendirebileceği görüşüdür.şu an sıkça kullanılan global kelimesinin daha çok açılmışıdır tavsiye ederim …
“Ne ilerleme, ne ilerleme… Köleydi babası, oğlu robot oldu!”
Bu kitapta Stiglitz aslında küreselleşmeye kısaca değinip hedef tahtasına IMF’i oturtmuş. Kendisi Dünya Bankası başkan yardımcılığı ve Clinton döneminde başkanın ekonomi başdanışmanlığını yapmıştı. Kitap haklı eleştiriler getirsede objekyif olmaktan uzak. Zaman zaman Stiglitz kendisi ile çelişkiye düşüyor. Bazen sübvansiyonları eleştiriyor, bazan de kaldırılmalarının yanlışlıklarından bahsediyor. Açıkçası bana çok doyurucu gelmedi. Stiglitz’i yakından tanıyan Deniz Gökçe’nin “Roaring 90’s” (90’ların Yükselişi) kitabı ile alakalı yorumlarını okumuştum. Gökçenin ifadeleri aşağı yukarı şu şekilde idi: Stiglitz kitabında daha çok IMF ve Dünya Bankasından umduğunu bulamamış bir memur edası ve üslubu ile kaleme almış eserini. Muğlak ve subjektif eleştiriler yöneltmiş. Ben de Gökçe’nin yorumlarını haklı buluyorum. Stiglitz bu eseri ile 2001 Nobel Ekonomi ödülünü almış. Açıkçası Nobel ödülünü hak edecek bir kitap değil. ödül çeşitli lobiler sayesinde veya Stiglitz adının ağırlığı sayesinde verilmiş olabilir.