Kürt vatandaşlarımız… Türkiye’de Kürt “realitesi” yarı-resmî veya yarım ağız tanındığından beri, bu sözü sıkça duyuyoruz.Kürt kimliğini Türkiye vatandaşlığı bağlamında anlamlandıran bir ifade bu. Peki, Türkiye’nin Kürt vatandaşı olmanın anlamı ne,gerçekten? İkinci sınıf bir vatandaşlık mı bu? Türkiye’de Kürt olmak nasıl bir vatandaşlık deneyimidir? Hamza Aktan bu yalın sorunun cevabını ararken, “Kürt realitesinin” toplumsal yüzlerine bakıyor. Büyük resmi oluşturan somut yaşam dünyalarına mercek tutuyor.• Kürtlerin anadillerini konuşma ve konuşamama deneyimleri…• Kürt kentlerinde Kürtlerin sosyal, kültürel sınıfsal farklılaşma süreçleri…• Türk kentlerinde Kürt olmak – ve kimliğini saklayan “Ev Kürtleri”…• Siyaset kariyerinde Kürtler…• Popüler kültürün, kültür endüstrisinin klişeleri ve Kürt kültür üretimi…• Medyada Kürt olmanın çileleri…• Belki en büyük meydan okuma: Kürt olarak askerlik yapmak…• Yurtdışında Kürt olmanın özgürlük ve darlıkları…• Genç Kürtlerin rahatsızlıkları…• Kürt öğrenci ve öğretmenlerin okul stratejileri…• Tartışma, paylaşım ve hınç mecrası olarak internette Kürt aktivizmi…Hamza Aktan’ın canlı gözlemlerle çizdiği ayrıntılı Kürt vatandaş manzarası, Kürt toplumundaki muazzam hızlı toplumsal değişime de ayna tutuyor.
Kimilerine göre Güneydoğu Sorunu, kimilerine göre Doğu Sorunu, kimilerine göre Kürt Sorunu üzerinde yazar çok farklı bir pencereden bakarak değerlendirmeler yapıyor. Daha önce bu meseleyi hiç böyle okumadık, bu mevzuya hiç böyle bir gözle bakmamıştık. Okunabilir…
kitabı elime aldığımda açıkcası beklentim bir hayli artmıştı. çünkü bu ülkede yaşayan kürtlerin tabiri caizse ”içerden” bir gözle nasıl tarif edildiğini, kendilerini hangi pozisyonda gördüklerini öğrenebileceğimi düşündüm. eserin bunu büyük ölçüde sağladığını düşünsem de yazarın fazla ”içerde” kalarak obhektiflikten uzaklaştığını gördüm. devletin makûl kürt tanımının karşısına bir başka makûl kürt tanımı yerleştirilmiş. bu makûl olma durumu ise kürt siyasal hareketine dahil olup olmamakla belirlenmiş. peki yine de bu kitap okunmalı mı? bence mutlaka okunmalı ancak okurken eleştirel bakış terkedilmemeli.
Kitap belli bir bakış açısı ve belli bir taraf açısından yazılmış.Kitapta haksız eleştiriler var. Çoğu kez aynı şeyler tekrarlanıyor.Dili akıcı değil.Süzgeçten geçirilerek okunabilir.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Kimilerine göre Güneydoğu Sorunu, kimilerine göre Doğu Sorunu, kimilerine göre Kürt Sorunu üzerinde yazar çok farklı bir pencereden bakarak değerlendirmeler yapıyor. Daha önce bu meseleyi hiç böyle okumadık, bu mevzuya hiç böyle bir gözle bakmamıştık. Okunabilir…
kitabı elime aldığımda açıkcası beklentim bir hayli artmıştı. çünkü bu ülkede yaşayan kürtlerin tabiri caizse ”içerden” bir gözle nasıl tarif edildiğini, kendilerini hangi pozisyonda gördüklerini öğrenebileceğimi düşündüm. eserin bunu büyük ölçüde sağladığını düşünsem de yazarın fazla ”içerde” kalarak obhektiflikten uzaklaştığını gördüm. devletin makûl kürt tanımının karşısına bir başka makûl kürt tanımı yerleştirilmiş. bu makûl olma durumu ise kürt siyasal hareketine dahil olup olmamakla belirlenmiş. peki yine de bu kitap okunmalı mı? bence mutlaka okunmalı ancak okurken eleştirel bakış terkedilmemeli.
Kitap belli bir bakış açısı ve belli bir taraf açısından yazılmış.Kitapta haksız eleştiriler var. Çoğu kez aynı şeyler tekrarlanıyor.Dili akıcı değil.Süzgeçten geçirilerek okunabilir.