“Muazzam, binlerce senelik tarihi olan Türk milletinin hakaretlerle, sırtlanlarla etrafı çevrilmiş bir halde dünyaya geldim. Hayatım zulmetler içinde geçti. En nihayet bu zulmet o kadar kesafet kesbetti ki göz gözü görmez oldu. Vatan, millet harabiye doğru gidiyordu, her tarafı düşmanlarla istilâ edilmiş, Türk milleti harita-i alemden silinmek isteniyordu. O acı günlerde elinde bir meşale bir zatı muhterem zuhura geldi, onun arkasından başladı sökün etmeye, bir çakmak, bir ordu, bir millet nihayet o zulmet nura inkılâbetti, Millet felâketlerden kurtuldu, kendi mevcudiyetini idrak etti. Yıkılan evler yapıldı, sönen meşaleler yandı. Etraf nura gark oldu, fakat kapısı maatteessüf elde değildi. İşte o nur ile milleti tenvir eden milletin öz Atası bugün o kapıyı da kurtardı. O kapı da bugün kurtulmuştur. O kapı âlemi beşere hizmet edecektir. O elinde nur olarak yaşıyan büyük insan, Türk’ün öz Atası, alemi beşeriyetin, insaniyetin en muhterem ve en mübeccel, timsalidir. Öyle zannediyorum ki bilmiyorum, hayatım biraz ilerlemiştir. Ben görmezsem belki içinizde görecekler vardır. Harp denilen bu muzlim haile ortadan kalkacak. Âlemi beşer yekvücut halinde, dünyadaki üç günlük ömrünü ölümle değil, yaşamakla geçirecektir. Ey muhterem milletin vekilleri, ey muazzam Türk milleti, sizi kutlarım, sizi tebcil ederim. Size dünyanın saadetlerini getiren, sizi dünyanın saadetlerine kavuşturmak istiyen Atamın ve Atanızın öz arkadaşlarının lûtfu kerem ile memlekete olan hizmetler ile, sadakatler ile daha büyük, nice nurlara mazhar olacaksınız. Allah bu milleti var ettikçe, Atasını ve Atasının arkadaşlarını da var etsin. Temennim bundan ibarettir.”Yahya Galip BeyTBMM, 31 Temmuz 1936
Kitap Yorumları - (0 Yorum)