Osmanlı edebiyatındaki nazariyat çalışmaları klasik belagat ilmine dayanır. Belagat ilmi Arapların, Kur’ân-ı Kerîm’i daha iyi anlamak ve anlatmak için geliştirdikleri söz ve mana ilmidir. Osmanlı uleması Araplardan aldığı bu ilmi edebiyat bilgi ve teorisine dönüştürmüştür. Böylece edebî metinler teorik bilgiyle okunma imkânına kavuşturulmuştur. Ahmed Reşid, Mekteb-i Sultânî’de okutmak için 1328’de yazdığı Nazariyyât-ı Edebiyye ile klasik belagat geleneğine Batı edebiyatı teorisini aşılayarak yerli bir edebiyat nazariyatı elde etmeyi amaçlar. İki cilt hâlinde tertip edilen eser klasik belagat ilmindeki gibi bedî‘, beyân, me‘ânî ana başlıklarından oluşur. Nazariyyât-ı Edebiyye’de eski ve yeni dönemlere ait hemen her tür metinden iktibas edilmiş çok zengin bir malzeme kullanılmıştır. Osmanlıdan Cumhuriyet Türkiye’sine geçiş döneminde ortaya konan bu eser, nazariyat bilgisinin devamı için elzemdir.
Eski edebiyatımızın daha çok belâgat -Batı literatürüne uygun olarak söylecek olursak retorik- ayağını anlatan bir eser. Nazariye yani teori kısmı ise bugün aynı sahada yazılanların oldukça dışında. Ama kendi dönemi için oldukça güncel meselelere değiniyor. Buna dair bir örnek verecek olursak; eserde “üslup” tasniflerinin yersiz olduğu kaydı vardır ki bu dönemi için iddialı bir çıkıştır. İlgililere…
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Eski edebiyatımızın daha çok belâgat -Batı literatürüne uygun olarak söylecek olursak retorik- ayağını anlatan bir eser. Nazariye yani teori kısmı ise bugün aynı sahada yazılanların oldukça dışında. Ama kendi dönemi için oldukça güncel meselelere değiniyor. Buna dair bir örnek verecek olursak; eserde “üslup” tasniflerinin yersiz olduğu kaydı vardır ki bu dönemi için iddialı bir çıkıştır. İlgililere…