Öldürmenin Mahrem TarihiYirminci Yüzyıl Savaşlarında Yüz Yüze Öldürme
çevirmen: Suğra Öncü
Yayın Tarihi: 06.02.2001
Orijinal Adi: An Intimate History of Killing
ISBN: 9789756827321
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 474
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
Boyut: 15 x 24 cm
Tanıtım Bülteni
"Onlara devriye diyorlar. Ben av birlikleri diyorum. Bizim yaptığımız da bu zaten.....avlıyoruz, öldürüyoruz ve sayıyoruz. Kaçırdıklarımız olursa, onları da sayıyoruz. Sonra yaptıığımız sayıyı bildirip puan alıyoruz. Bütün bunlar nereye gidiyor? Bilgisayara bağlı büyük bir sayı tahtasına yazıldığını sanıyorum ve yüksek rütbeliler her gün oraya gidip tahtaya bakıyorlar. Başlarını sallayıp 'Çok iyi avlanmışsınız çocuklar,' diyorlar. Kendimi nasıl hissediyorum? Benim takımım onunkine karşı. Ve bir ölü de yalnızca bir gol"
Ölmek ya da öldürmek, elimizden geldiğince uzak durduğumuz iki kavram. Doğal ölümleri bile soğukkanlılıkla karşılayamazken katil olmayı kim ister? Peki öldürmek ne zaman normalleşir? Joanna Bourke, Öldürmenin Mahrem Tarihi adını verdiği incelemesinde bu normalleşmenin nasıl gerçekleştiğinin izini sürüyor. Birinci, İkinci Dünya ve Vietnam savaşlarına katılan askerlerin anılarından ve mektuplarından yola çıkan yazar, sıradan insanların nasıl birer kıyım makinesine dönüştüğünün ya da dönüştürüldüğünün nedenlerini araştırıyor. İnsanların savaş karmaşasından bir anlam çıkarmanın yolunu aradığını ve bunun sonunda karşılarındaki düşmanı öldürmeye şartlanarak bundan da büyük bir haz almaya başladıklarını savunuyor yazar. Günlük yaşamlarında çok sevecen olan insanların bile savaşta alabildiğine vahşileşebildiklerini görüyoruz. Yoksa hangi insan öldürdüğü birinin üzerine ayağını koyarak büyük bir zafer kazanmış edasıyla fotoğraf çektirebilir, ya da düşmanın kafatasını bir mızrağın ucuna geçirerek zafer dansı yapabilir? İnsanın kanını donduran bir tarih bu.
İnsanın ilk hatası Cennet’ten kovulma mı olmalı, öldürme mi? O andan başlayarak değişmez yasa öldürmenin yanlışlığına kapılmak olmuş. Devlet eliyle öldürme,devlet güdümünde öldürme, devletin öldürdüğünü zannettirip öldürme, şahsi öldürme… alıp başını, belki benim bu eleştiriyi yazdığım şu dakikada işlenmekte olan yenilerine kadar gelmiş. Katliam olarak, gizli ve tek öldürmeler olarak boy boy tarihin kıvamında.Bu eylem bir ayıbı işlemek sayıldığından mahrem tarih adı verilmiş denebilir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Ölmek ya da öldürmek, elimizden geldiğince uzak durduğumuz iki kavram. Doğal ölümleri bile soğukkanlılıkla karşılayamazken katil olmayı kim ister? Peki öldürmek ne zaman normalleşir? Joanna Bourke, Öldürmenin Mahrem Tarihi adını verdiği incelemesinde bu normalleşmenin nasıl gerçekleştiğinin izini sürüyor. Birinci, İkinci Dünya ve Vietnam savaşlarına katılan askerlerin anılarından ve mektuplarından yola çıkan yazar, sıradan insanların nasıl birer kıyım makinesine dönüştüğünün ya da dönüştürüldüğünün nedenlerini araştırıyor. İnsanların savaş karmaşasından bir anlam çıkarmanın yolunu aradığını ve bunun sonunda karşılarındaki düşmanı öldürmeye şartlanarak bundan da büyük bir haz almaya başladıklarını savunuyor yazar. Günlük yaşamlarında çok sevecen olan insanların bile savaşta alabildiğine vahşileşebildiklerini görüyoruz. Yoksa hangi insan öldürdüğü birinin üzerine ayağını koyarak büyük bir zafer kazanmış edasıyla fotoğraf çektirebilir, ya da düşmanın kafatasını bir mızrağın ucuna geçirerek zafer dansı yapabilir? İnsanın kanını donduran bir tarih bu.
İnsanın ilk hatası Cennet’ten kovulma mı olmalı, öldürme mi? O andan başlayarak değişmez yasa öldürmenin yanlışlığına kapılmak olmuş. Devlet eliyle öldürme,devlet güdümünde öldürme, devletin öldürdüğünü zannettirip öldürme, şahsi öldürme… alıp başını, belki benim bu eleştiriyi yazdığım şu dakikada işlenmekte olan yenilerine kadar gelmiş. Katliam olarak, gizli ve tek öldürmeler olarak boy boy tarihin kıvamında.Bu eylem bir ayıbı işlemek sayıldığından mahrem tarih adı verilmiş denebilir.