Bugün Türkiye’de, Osmanlı dönemine dair dini, kültürel ve siyasi birçok mesele, ideolojik ve siyasi tutuma bağlı olarak ve bir kimlik sorunu etrafında, şiddetli bir tartışmaya konu olmaktadır. Özellikle Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecinin milliyetçilik ve modernleşme akslarına bağlı olarak incelenmesi, büyük bir düşünsel ve kültürel kutuplaşmaya yol açmıştır. Benzer bir süreç, Osmanlı topraklarından kopmuş ülkelerde de sürmektedir. Tarih, bireylerin ve grupların doğal olarak sahip oldukları tarihsel bellekten ibaret değildir ve tarihin bu kutuplaştırıcı yaklaşımlardan arınması bilimsel araştırmalarla mümkündür. 19. yüzyıl Osmanlı tarihinin en önemli meselelerinden biri hiç şüphesiz Balkan coğrafyasındaki isyanlar ve parçalanmadır. Osmanlı hükümetleri isyan ve ayrılıkçı siyasi, askeri ve toplumsal hareketlenmelere karşı, uluslararası konjonktürü de dikkate alarak çeşitli mücadele yöntemleri geliştirmiştir. Buna rağmen Sırp, Yunan ve Bulgar milliyetçilerinin uluslararası destekle bölgesel olarak başlattıkları isyanlar, kısa sürede geniş bir örgütlenmeye dönüşmüş ve Balkanlarda Osmanlılardan bağımsız birçok devlet ortaya çıkmıştır.Mehmet Yaşar Ertaş’ın ve Hâcer Kılıçaslan’ın hazırladıkları, alanının yetkin isimlerini bir araya getiren elinizdeki çalışmanın ilk bölümü, 16. yüzyıldan 20. yüzyıla dek Osmanlı Devleti’nin siyasi, diplomatik ve idari tecrübesini ortaya koyuyor. İkinci bölümde Balkanlardaki isyan ve kopuşu ele alan araştırmalar yer alıyor. Son bölümde ise iki önemli Arnavut Milliyetçisi Derviş Hima ve İbrahim Temo’nun hayatlarıyla düşünce dünyaları inceleniyor. Kitaba bir bütün olarak bakıldığında; uzun ve çalkantılı 19. yüzyılın, Osmanlı Devleti ve tebaası için nasıl büyük ve sancılı bir dönüşüme yol açtığı görülüyor.“Osmanlı’da Diplomasi, Siyaset ve Savaş”, Osmanlı Devleti’nin hayatta kalma stratejileri ve imparatorluğun sonunu getiren koşullar hakkında yeniden düşünme imkânı verecek nitelikte bir çalışma…
Yayınevinin diğer çalışması “Osmanlı’da İktisadi Hayat Vakıflar” başlıklı eserle teknik olarak benzerlik gösteren bu kitabı sözünü ettiğimiz eser gibi Osmanlı tarihinin detaylarından diyebiliriz. Osmanlı’nın fetihler ve yayılmacı olduğuna dair yaygın görüşe reddiyelerde barındıran bu eserde, devletin savaştan ziyade özellikle dış politikada diplomasi yürüttüğüne de dikkat çekmektedir. Balkan coğrafyasında daha çok Bulgar sahasında Osmanlı bürokrasisinin yürüttüğü diplomasi de örneklerle yer bulurken, İttihatçıların tarih sahnesine çıkışı sonrası yürütülmeye çalışılan diplomasilerden de bahsedilmiştir. Çalışma konu itibariyle 16. Ve 20.yüzyılın başlarına kapsamaktadır. Öte yandan İngiliz-Alman rekabetinin Osmanlı topraklarına yansıması da işlenirken Arnavut muhacirlerinin Anadolu’ya yerleştirilmesi de çalışmada yer bulmuştur. Alanından nadide çalışmalardan olması sebebiyle nazarımızda kıymetlidir. Amerikalıların Osmanlı coğrafyasındaki petrollere nasıl baktığı da anlatılmıştır.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Makalelerle anlatılmış, beni çok sarmadı ama fena değil.
Ağırlıklı olarak balkanlarda ki problemlere değinilen güzel bir kitap olmuş ne akıcı ne de çok boğucu
Osmanlı siyaseti ve diplomasisi hakkında bilgi veren ve örnekler üzerinden analiz etmeye çalışan bir eser
Yayınevinin diğer çalışması “Osmanlı’da İktisadi Hayat Vakıflar” başlıklı eserle teknik olarak benzerlik gösteren bu kitabı sözünü ettiğimiz eser gibi Osmanlı tarihinin detaylarından diyebiliriz. Osmanlı’nın fetihler ve yayılmacı olduğuna dair yaygın görüşe reddiyelerde barındıran bu eserde, devletin savaştan ziyade özellikle dış politikada diplomasi yürüttüğüne de dikkat çekmektedir. Balkan coğrafyasında daha çok Bulgar sahasında Osmanlı bürokrasisinin yürüttüğü diplomasi de örneklerle yer bulurken, İttihatçıların tarih sahnesine çıkışı sonrası yürütülmeye çalışılan diplomasilerden de bahsedilmiştir. Çalışma konu itibariyle 16. Ve 20.yüzyılın başlarına kapsamaktadır. Öte yandan İngiliz-Alman rekabetinin Osmanlı topraklarına yansıması da işlenirken Arnavut muhacirlerinin Anadolu’ya yerleştirilmesi de çalışmada yer bulmuştur. Alanından nadide çalışmalardan olması sebebiyle nazarımızda kıymetlidir. Amerikalıların Osmanlı coğrafyasındaki petrollere nasıl baktığı da anlatılmıştır.