Her ne kadar, Sami Selçuk, laikleşme sürecini, laikçilik olarak, yani devletin toplumu dinsizleştirmesi olarak niteliyorsa da, devletin, "laik" devlet olarak, kendini dinden bağımsızlaştırmak isterken, dini bitirmek anlamında, onu "yemek" istemediğini de herkes biliyor. Buna karşın, din, devletin laik kimliğini "yemek" için önce gizli ve şimdi açık eylemliliğini artırarak sürdürüyor. Bugün ise, devlet, cemaatlerin irticai eylemliliği karşısında, edilgin durumda bulunuyor. Bu, siyasal erkin, bir yanıyla tarikat ve cemaatlerle örtük bağından ve bir yanıyla sünni-islamın yaygın olarak siyasallaşmasından ve parlamentoya yansımasından kaynaklanıyor. Devlet laik kimliğiyle tam da edilginleşirken, siyasallaşmış din, her gün medyadan yeni bir eylemliliğini izlediğimiz gibi, saldırganlaşıyor. Çoğulculuğu, yalnızca çoğulculuğu gerçek laiklikle özdeşleyen Sami Selçuk'un yanılgısı da burada. Çünkü o, masal bu ya, koyunların önüne, koyunların yemesi için kurdu koyuyor.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)