"Pazartesi ya da Salı"da okuru yoğun bir gözlem, ince bir duyarlılık karşılıyor. Yaşamından yola çıkarak sizi kendi yaşamınıza vardırıyor. "Yazılmamış bir roman"ınızı yaşıyorsunuz. Ve işin kötüsü çevrenizdeki onca şeyle uğraşan insanların arasında, siz hiçbir şey yapamıyor, yalnızca "yaşamı izliyor"sunuz.
Bu öyküler çok karmaşık. İnsan beyni zaten karmaşık ve size dair bir şeyler okuyunca da daha da karışıyor beyin. Çeviri güzel ama öyküleri okuyup okumamak size kalmış. Eğlenceli ama kitap bitince üzülüyorsunuz.
Bana sorarsanız, dünya insanlarının yazmış olduğu en kaliteli öykülerden birisi bu kitapta. Gerçi öyküden çok, şiir denmeyi hakediyor Pazartesi ya da Salı öyküsü. Tek kelimeyle mükemmel bir öykü; 1,5 sayfada tüm insan yaşamının anlamını çıkarabilmiş. Lapin ve Lapinova öyküsü de, insan ilişkilerinde basit görülen nelerin belirleyici olduğuna yönelik müthiş bir örnek var.
Virginia Woolf’un eserlerinde sıklıkla kullandığı bilinç akışı tekniği bu eserinde de görülüyor. Bu da yazarın beynini okuyormuşsunuz gibi hissetmenize yol açarken bir yandan da okumayı zorlaştırıyor.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Bu öyküler çok karmaşık. İnsan beyni zaten karmaşık ve size dair bir şeyler okuyunca da daha da karışıyor beyin. Çeviri güzel ama öyküleri okuyup okumamak size kalmış. Eğlenceli ama kitap bitince üzülüyorsunuz.
Bana sorarsanız, dünya insanlarının yazmış olduğu en kaliteli öykülerden birisi bu kitapta. Gerçi öyküden çok, şiir denmeyi hakediyor Pazartesi ya da Salı öyküsü. Tek kelimeyle mükemmel bir öykü; 1,5 sayfada tüm insan yaşamının anlamını çıkarabilmiş. Lapin ve Lapinova öyküsü de, insan ilişkilerinde basit görülen nelerin belirleyici olduğuna yönelik müthiş bir örnek var.
Virginia Woolf’un eserlerinde sıklıkla kullandığı bilinç akışı tekniği bu eserinde de görülüyor. Bu da yazarın beynini okuyormuşsunuz gibi hissetmenize yol açarken bir yandan da okumayı zorlaştırıyor.