Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Şarlatanlığın Tarihi

Kategori: Tarih Yazar: Lars Morris Yayınevi: Kırmızı Yayınları

Şarlatanlığın Tarihi

Tanıtım Bülteni
“Tarihi iki defa okuruz, ilk okumada kullanılabilir ‘gerçeklerin’ peşine düşeriz. Bu bir papazın İncil’i okuması gibi bir şeydir. İkincisinde bu işin aslı neymiş diye okuruz. Bu da şeytanın İncil’i okuması gibidir.”Lars Morris Şarlatanlığın Tarihi’nde okuyucuyu ikinci tür bir tarih okumasına kışkırtıyor. Değişik çağlarda yaşayan insanların ruhsal labirentlerinde dolaştırıyor, çalınmamış kapıları aralıyor. Şarlatanlığı mümkün kılan bir zihin coğrafyasına götürüyor bizi.Bu kitap, bizim öykümüzü anlatıyor. Şarlatanlığın Tarihi’ni okuyup bitirdiğimizde artık çok geride kaldığını düşündüğümüz birçok şeyi hemen yanı başımızda buluyoruz. Ve en önemlisi, bir türlü cevaplayamadığımız bir soru takılıyor zihnimize. İnsanlık gerçekten ilerliyor mu?
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Şarlatanlığın Tarihi PDF 6.23 MB İndir
Şarlatanlığın Tarihi EPUB 6.96 MB İndir
Şarlatanlığın Tarihi MOBI 5.49 MB İndir
Şarlatanlığın Tarihi ODF 5.86 MB İndir
Şarlatanlığın Tarihi DJVU 7.32 MB İndir
Şarlatanlığın Tarihi RAR 4.76 MB İndir
Şarlatanlığın Tarihi ZIP 4.39 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Şarlatanlığın Tarihi PDF 6.23 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Günah Keçisi: Başkalarının Suçlarının Tarihi ile paralel okunabilir, şarlatanlık sonucu ortaya çıkan faciaların sorumlulukları günah keçilerine devrediliyor, çoğu olay iki incelemede de mevcut.
Bilginin doğru düzgün üretilmediği veya uygulanmadığı, bir de evrenselleşmediği zamanların hikâyelerini göreceğiz, insanın yok ediciliği cabası. Bireysel şarlatanlıkların yanında devletlerin katakullileri de dikkat çekici, saçmalığın boyutunun büyümesiyle yıkımın da büyümesi ve milyonlarca insanın hayatına mal olması korkunç ama sanırım en korkuncu insanın aptallığının boyutları ve zor zamanlarda en inanılmaz şeylere bel bağlayabilmesi.
Her bir başlığın altında birkaç olay var, üçünü beşini alacağım.
Ve İnsan: Korse kullanımıyla başlıyor. Estetik niyetlerle icat edilen korsenin hem psikolojik hem de fiziksel zararlarının olduğu oldukça geç fark ediliyor. Karaciğeri neredeyse ikiye böldüğü söylenmiş ki filmlerden biliyoruz, kadınların sırtına basılır ve ipler iki elle çekilir, bağlanır, “boru geçirilmiş bir karınca” gibi dolanan kadınlar güzelliklerini sergilerler. Hamilelik döneminde korse takan kadınların ölü doğum yapmaları, omurgalarını sakatlamaları ve benzeri pek çok hadise gerçekleşirken göğüslerinin dikleşmesi ve incecik görünmeleri önemini korumaktadır. Çok iyi. İnsanoğlu iyi hayatta kalmış gerçekten.
İkinci başlık,bloomers denen bir kıyafet. 1850’lerde ABD’de üretiliyor ve İngiltere’ye getiriliyor. Fahişelerin giydiği bir kıyafet olarak damgalanıyor ve ahlaksızlığı yaydığı gerekçesiyle erkekler tarafından gözden düşürülüyor. Rahatlığına bayılan soylu kadınlar da kötüleme dalgasına kapılıp giymiyorlar. Kıyafet ulan işte altı üstü ama öyle değil, yasak.
Ördek ayaklı kadınlarda Çinlilerin ayak bağlama geleneği başrol oynuyor, yine filmlerden biliyoruz. Mao iktidara gelip yasaklayana kadar bin yıl boyunca bu gelenek sürmüş ve kadınlara işkence çektirmiş resmen. Ataerkilliğin saçmalığı altında kadınların böyle yürümeleri son derece çekici bir durummuş, üstelik ayakları bağlanan kadınların bir süre sonra yürüyememeye başlaması sonucunda çalışamamaları ve evden pek uzaklaşamamaları, erkekler için zenginlik sembolü olurmuş, bir de güven problemini ortadan kaldırırmış. Hayvanız sanırım erkekler, ha?
Güzellik miti konusunda aynaların önemi bir diğer konu. Aynaların kullanımının yaygınlaşmasıyla kadınlar arasında intihar oranı artmış, kusurları söyleyen aynalar insanları mutsuz etmeye başlamış. Sonuçta kozmetik sektörü gelişmiş ve insanların kendilerini mahvetmeleri hızlanmış. Kraliyet ailesinin kadınları dahil bol cıvalı, yoğun zehirli karışımları yüzlerine sürmeye başlamışlar. Gelsin ölümler. Horace Walpole’un zehirlenerek ölen bir kadının yüzünü tasviri var, düşman başına bile değil. Frenginin tedavisinde de cıva kullanılmış, hastalar acı çekmedikleri sürece frengiden kurtulamayacaklarını düşünüp bol bol cıva sürmüşler, bol bol zehirlenip ölmüşler. Yemeklerden de ölmüşler; ekmekler güzel gözüksün diye içine bir dünya kimyasal katılırmış ve bu yüzden çok insan ölmüş. Fransızlar iki yüz yıl boyunca İngilizlerin ayıla bayıla yediği patatesten uzak durmuşlar, patates yemenin cüzama yol açtığı dedikodusu yayılmış, maksat Fransız mutfağını İngiliz işgalinden korumakmış. Patatesin yasaklanması yüzünden yüzlerce köylü açlıktan ölmüş. İrlanda’daki patates kıtlığı da mevzu bahis. Avrupa açlıkla mücadele ederken İrlanda patates sayesinde sağlıklı insanların ülkesi olmuş ama hızlı nüfus artışı yüzünden insanlar bir deri bir kemik ölmeye başlamışlar, İngiltere zerre yardım etmediği için de günümüze kadar süren düşmanlıkları doğmuş.
Hurafeler Tarihi: Tutankamon’un Laneti. Hikâyede kaşiflerin kankaları dahi bir kaza sonucu ölür, kazıyı yapanların yedi ceddi çeker. Morris, geçtiğimiz yüzyılın başındaki savaşların, kaosla dolan dünyanın bu miti güçlendirdiğini hatta var ettiğini söylüyor. Gerisi bolca hurafe.
Güzellik miti konusunda aynaların önemi bir diğer konu. Aynaların kullanımının yaygınlaşmasıyla kadınlar arasında intihar oranı artmış, kusurları söyleyen aynalar insanları mutsuz etmeye başlamış. Sonuçta kozmetik sektörü gelişmiş ve insanların kendilerini mahvetmeleri hızlanmış. Kraliyet ailesinin kadınları dahil bol cıvalı, yoğun zehirli karışımları yüzlerine sürmeye başlamışlar. Gelsin ölümler. Horace Walpole’un zehirlenerek ölen bir kadının yüzünü tasviri var, düşman başına bile değil. Frenginin tedavisinde de cıva kullanılmış, hastalar acı çekmedikleri sürece frengiden kurtulamayacaklarını düşünüp bol bol cıva sürmüşler, bol bol zehirlenip ölmüşler. Yemeklerden de ölmüşler; ekmekler güzel gözüksün diye içine bir dünya kimyasal katılırmış ve bu yüzden çok insan ölmüş. Fransızlar iki yüz yıl boyunca İngilizlerin ayıla bayıla yediği patatesten uzak durmuşlar, patates yemenin cüzama yol açtığı dedikodusu yayılmış, maksat Fransız mutfağını İngiliz işgalinden korumakmış. Patatesin yasaklanması yüzünden yüzlerce köylü açlıktan ölmüş. İrlanda’daki patates kıtlığı da mevzu bahis. Avrupa açlıkla mücadele ederken İrlanda patates sayesinde sağlıklı insanların ülkesi olmuş ama hızlı nüfus artışı yüzünden insanlar bir deri bir kemik ölmeye başlamışlar, İngiltere zerre yardım etmediği için de günümüze kadar süren düşmanlıkları doğmuş.
Hurafeler Tarihi: Tutankamon’un Laneti. Hikâyede kaşiflerin kankaları dahi bir kaza sonucu ölür, kazıyı yapanların yedi ceddi çeker. Morris, geçtiğimiz yüzyılın başındaki savaşların, kaosla dolan dünyanın bu miti güçlendirdiğini hatta var ettiğini söylüyor. Gerisi bolca hurafe.


Farklı bilgilerin bulunduğu faydalı bir kitap…


Okuduktan sonra tarihe bakışınızı değiştirecek bir kitap.


Şarlatanlığın Tarihi psikolojik bir eser değil.Morris kişisel histeriyle değil toplumsal histeriyle hareket eden toplumların başına gelmiş ilginç ve bir o kadar da korkunç olayları araştırmış.


Çarpıcı, şaşırtıcı, insanın ahmaklıklarıyle örneklendirilmiş farkındalık artıran bir kitap.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*


Bu kapanacak 0 saniye