Tam adı “Kant’ta ve Çağdaş İngiliz Felsefesinde Tanrı-Ahlak İlişkisi” olan eser, ahlâkın akılla mı, yoksa vahiyle mi temellendirileceği konusuna, Kant ve bazı İngiliz felsefeciler açısından yapılmış bir bakıştır. Kant’a göre ahlâk, pratik akıl tarafından temellendirilmelidir. Din temelli teolojik ahlâka karşı Kant, akla dayalı bir ahlâk teolojisi geliştirmeye çalışmıştır. Platon’un, Euthyphro adlı eserinde ortaya koyduğu, “Bir şey, Tanrı istediği için mi iyidir, yoksa o şeyin kendisi bizzat iyi olduğu için mi Tanrı onu istemiştir?” şeklinde ifade edilen ünlü ‘Euthyphro dilemi’nde o, ikinci kısmın doğru olduğu görüşündedir. İslam düşüncesinde de Mu’tezile tarafından dile getirilen bu görüş, davranış ve tavırların, bizatihi iyi veya kötü olduğu şeklinde ifade edilebilir. Tanrı, ancak ‘en yüksek iyi’nin gerçekleşmesine dair ümidimizin var olabilmesi için, Kant tarafından bir postülat olarak ortaya konmuştur; Tanrı olmasaydı da biz ahlâk kanununa uymakla yükümlü idik. Tarih boyunca çok tartışılmış ve hala da tartışılan Tanrı-ahlak ilişkisiyle ilgili eserini Mehmet Aydın, şöyle bitirmektedir: “Tek cümle ile ahlâk, doğru yolu seçmek için bize yol gösterir; hak bir din ise, bu doğruya bütün kalbimizle sarılabilmemiz için yardımcı olur.”
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Tam adı “Kant’ta ve Çağdaş İngiliz Felsefesinde Tanrı-Ahlak İlişkisi” olan eser, ahlâkın akılla mı, yoksa vahiyle mi temellendirileceği konusuna, Kant ve bazı İngiliz felsefeciler açısından yapılmış bir bakıştır. Kant’a göre ahlâk, pratik akıl tarafından temellendirilmelidir. Din temelli teolojik ahlâka karşı Kant, akla dayalı bir ahlâk teolojisi geliştirmeye çalışmıştır. Platon’un, Euthyphro adlı eserinde ortaya koyduğu, “Bir şey, Tanrı istediği için mi iyidir, yoksa o şeyin kendisi bizzat iyi olduğu için mi Tanrı onu istemiştir?” şeklinde ifade edilen ünlü ‘Euthyphro dilemi’nde o, ikinci kısmın doğru olduğu görüşündedir. İslam düşüncesinde de Mu’tezile tarafından dile getirilen bu görüş, davranış ve tavırların, bizatihi iyi veya kötü olduğu şeklinde ifade edilebilir. Tanrı, ancak ‘en yüksek iyi’nin gerçekleşmesine dair ümidimizin var olabilmesi için, Kant tarafından bir postülat olarak ortaya konmuştur; Tanrı olmasaydı da biz ahlâk kanununa uymakla yükümlü idik. Tarih boyunca çok tartışılmış ve hala da tartışılan Tanrı-ahlak ilişkisiyle ilgili eserini Mehmet Aydın, şöyle bitirmektedir: “Tek cümle ile ahlâk, doğru yolu seçmek için bize yol gösterir; hak bir din ise, bu doğruya bütün kalbimizle sarılabilmemiz için yardımcı olur.”