Tanrının Unuttuğu İnsanlar, acımasız bir sertlikte yaşanan yoksul hayatları kapkara bir ironiyle dile getiriyor. Bizi Kahire’nin tozlu sokaklarında dolaştırırken bu hikâyelerin ketum anlatıcısı, sefalete içlenmemizi, yoksulluğa üzülmemizi, bu insanlara acımamızı istemiyor. Bizden hiçbir şey beklemiyor aslında; işaret parmağının yerinde bir neşter taşıdığı vehmine de kapılmıyor. Dünyanın acayipliğine, insanların kaderine dikkat çekmek istiyor sadece, hepsi bu. Tanrının Unuttuğu İnsanlar, sefaletin ve insanlığın olabildiğince süssüz, az sıfatlı, görkemini sadeliğinden alan bir tasviri.- Bak ufaklık, şuraya bir köşeye otur da bırak çalışayım. Bizim yoksul olmamız, Tanrının bizi unutmasındandır oğlum.- Tanrı! Peki Tanrı bizi ne zaman hatırlayacak baba?- Oğlum, eğer Tanrı birini unutursa, bu daima böyle sürer.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
konusunu ilginç buldum
çok özel bir kitap..hayata çok farklı gözlerle bakmış