Tarih eğer bir kukla oyunu olmayacaksa , ruhsal olayların tarihidir. Anlattığı bütün dışsal olaylar, bir yandan itkilerle irade eylemleri arasındaki köprülerden ,öte yandan o dış olayların sebep olduğu duygu reflekslerinden başka bir şeydir.Ruh(Geist) düşünmekte olduğunun bilincine varmadan önce içinden sonsuz çoklukta düşünce özleri geçer.Tarih Felsefesinin görevi hakkında :’Tarih Yasalarını keşfetmektir’deniyor.
Tarih felsefesinin problemleri olan konuların kritiğinin yapıldığı eser.Özellikle,ikinci bölümde tarihte geçerli yasalar var mıdır, konusunun irdelenmiş olması oldukça etkileyici.
bu eseri okuduktan sonra anladım ki ülkemizde çok az tarihçi Tarih Felsefesi ve onun problemlerini biliyor… Kalıplardan kurtulmanın ve eleştirel bakmanın zamanı dünyada geçmiş olmasına rağmen ülkemize henüz uğramamış gibi görünüyor.
Tarih felsefesi konularında Türkçede daha anlaşılır ve nitelikli kitaplar varken doğrusu bu kitabı tavsiye edemiyorum. Ha, yok ben felsefeciyim, okumaya mecburum diyorsanız o başka.
Konusunun belli bir alt yapı gerektirdiği doğru. Ama bence kitabın anlaşılmamasının esas nedeni, tercümesinden kaynaklanıyor. Önsözden bir örnek: “Tarihsel deneysel karşı-bilgi eleştirisini hazırlayan aşağıdaki düşünceleri felsefi tarih incelemesine karşı mı yapmak istiyorum?” (s. 7). Bir başka örnek “Kaç kereler herhangi asıl özler son ögeler olarak, bunların hareketleri de basit gerçek güçlerin doğrudan bütüncül belirtileri olarak sayılmıştır, ta ki burada da birçok gücün sonuçları pek çok basit elementin biçimlerinin söz konusu olduğu neticesi ortaya çıkana kadar.” (s. 52). Bu cümlelerde öyle fazla bir teknik terim gözükmüyor. Ama ben anlayamadım. Anlayıp da anlatan olursa sevinirim.Kitabın orijinalini görmedim. Ama bence “Kaç kereler herhangi asıl özler son ögeler olarak, bunların hareketleri de basit gerçek güçlerin doğrudan bütüncül belirtileri olarak sayılmıştır…” ifadesini ben olsam şöyle tercüme ederdim: “Çoğu kez, asli özler (cevherler) tali ögeler olarak, bu özlerin hareketleri (arazları/sıfatları) de basit gerçeklerin ayrılmaz ögeleri olarak kabul edilmiştir…”
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Tarih felsefesinin problemleri olan konuların kritiğinin yapıldığı eser.Özellikle,ikinci bölümde tarihte geçerli yasalar var mıdır, konusunun irdelenmiş olması oldukça etkileyici.
Tarihin bağımsızlığı ve anlamacı-yorumlamacı bir zeminde kurulmasını temellendiren önemli bir eser.
bu eseri okuduktan sonra anladım ki ülkemizde çok az tarihçi Tarih Felsefesi ve onun problemlerini biliyor… Kalıplardan kurtulmanın ve eleştirel bakmanın zamanı dünyada geçmiş olmasına rağmen ülkemize henüz uğramamış gibi görünüyor.
Tarih felsefesi konularında Türkçede daha anlaşılır ve nitelikli kitaplar varken doğrusu bu kitabı tavsiye edemiyorum. Ha, yok ben felsefeciyim, okumaya mecburum diyorsanız o başka.
Konusunun belli bir alt yapı gerektirdiği doğru. Ama bence kitabın anlaşılmamasının esas nedeni, tercümesinden kaynaklanıyor. Önsözden bir örnek: “Tarihsel deneysel karşı-bilgi eleştirisini hazırlayan aşağıdaki düşünceleri felsefi tarih incelemesine karşı mı yapmak istiyorum?” (s. 7). Bir başka örnek “Kaç kereler herhangi asıl özler son ögeler olarak, bunların hareketleri de basit gerçek güçlerin doğrudan bütüncül belirtileri olarak sayılmıştır, ta ki burada da birçok gücün sonuçları pek çok basit elementin biçimlerinin söz konusu olduğu neticesi ortaya çıkana kadar.” (s. 52). Bu cümlelerde öyle fazla bir teknik terim gözükmüyor. Ama ben anlayamadım. Anlayıp da anlatan olursa sevinirim.Kitabın orijinalini görmedim. Ama bence “Kaç kereler herhangi asıl özler son ögeler olarak, bunların hareketleri de basit gerçek güçlerin doğrudan bütüncül belirtileri olarak sayılmıştır…” ifadesini ben olsam şöyle tercüme ederdim: “Çoğu kez, asli özler (cevherler) tali ögeler olarak, bu özlerin hareketleri (arazları/sıfatları) de basit gerçeklerin ayrılmaz ögeleri olarak kabul edilmiştir…”