Bir insanın yüzündeki çizgilere bakarak neleri yaşadığını çıkarabilir miyiz? Kaldı ki ortada kendisi değil de bir fotoğrafı, heykeli ya da resmi varsa, bunlar o insanın yaşadığı gerçekliği ne kadar yansıtır? Dolayısıyla, çizgilere bakılarak yazılanlar ve bu yazıları okuyanların yazdıkları tarih nasıl bir tarihtir? Geçmiş ve bir daha geri gelmeyecek hayat deneyimini bıraktığı izlere bakarak aslına uygun olarak yeniden yaratmak mümkün müdür? Yani nesnel ve tek bir tarih yazılabilir mi? Yüzdeki aynı çizgilerden hem aşk acısı hem geçim sıkıntısı hem de kurak iklimin izleri okunabiliyorsa, tarihçinin kurduğu tarih metnini edebiyatçının kurduğd öyküden farkı nedir? İşte Alun Munslow Tarihin Yapısökümü'nde bu sorulara yanıt arıyor.
Tarihe ilgisi olanları aşacak derecede teknik bir tarih kitabı olması ve tarih metedolojisi ekseninde yazılan bir eser olmasından dolayı genel okuyucu kitlesine hitap etmeyen bir eserdir. Ancak tarih metedolojisi üzerine modern post-modern kavramlar ekseninde okunduğu takdirde faydalı olacaktır. Teknik bir eserin Türkçeye çevrilmesinden dolayı da bazı bariz hatalar bulunmaktadır ancak tarih metedolojisi üzerine okunması ciddi manada gerekli olan bir yayındır.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Bilgi sosyolojisi için önemli bir eser
Tarihe ilgisi olanları aşacak derecede teknik bir tarih kitabı olması ve tarih metedolojisi ekseninde yazılan bir eser olmasından dolayı genel okuyucu kitlesine hitap etmeyen bir eserdir. Ancak tarih metedolojisi üzerine modern post-modern kavramlar ekseninde okunduğu takdirde faydalı olacaktır. Teknik bir eserin Türkçeye çevrilmesinden dolayı da bazı bariz hatalar bulunmaktadır ancak tarih metedolojisi üzerine okunması ciddi manada gerekli olan bir yayındır.