Bu, "tekeliyet", bir söz değil, kavramdır. "Cumhuriyet" veya "devlet" yerine öneriyorum. "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" yanlıştı, "Bab-ı Ali Kapısı" benzeri bir yanlışı ve dolayısıyla tekrarı yansıtıyor; çünkü, "cumhuriyet" sözcüğü "devlet" anlamındadır. Siyaset felsefesinde birbirinin yerine kullanıldığını biliyoruz ve şimdi, "cumhuriyet", tekeliyettir. Öyle kullanmalıyız, teorik kaynak ve analizi kitapta var.
Kitabı aldığımda beklentilerim farklıydı,sabataistlikten ve Türkiyedekedi sabataistlerden bahseden bir kitap olduğunu sanıyordum.Ancak olaylara daha geniş bir açıdan bakan bir kitap buldum.Tarihten örnekler verilerek günümüzle kıyaslama yapılmış,kitabın yazımında birçok değerli insan katkıda bulunmuş.Kitabın pratik kısmında gazete küpürlerinden bazı örnekler verilmiş.Bir kısmını doğru buldum,bir kısmına acabamı dedim,bir kısmınaysa yok artık bu kadarda olmaz dedim.Almak isteyen olursa benim tavsiyem kitabın içeriğini iyice incelesin ve almaya öyle karar versin.
“Tekeliyet” çağımızın düzenlerinin yerine önerilen yepyeni bir kavram, bu açıdan Yalçın Küçük diyalektik analize ve Marks ve Lenin’in savlarını da yeniden ele alıyor. Kitap, devletleşmiş ve yönetimleri de menajerlere devredilmiş zor araçlarından bahsediyor, bunu yaparken de teori ve pratik olmak üzere iki kısımlı bir eser meydana çıkarıyor. Teorisini Yeni Orta Çağ gözlemiyle zenginleştirirken Büyük Veba’dan, efendi-vasal ilişkilerinden ve feodalizmin ve despotizmin kaynaklarından da yararlanıyor. İşte tüm bu kaynakların ortaya çıkardığı yeni düzenin somut elemanlarını da Türkiye’deki yoz ağı göstererek öğretiyor. Hep şaşırtıyor ve o da şaşırmamızın iyi olduğunu haber veriyor zaten: -Şaşırmak, bilimsel merakın başlangıcıdır. Bu bağlamda sabetayizm araştırmalarını bir ayrımcılık ya da av olarak değil bilimsel bir araştırmanın delilleri olarak görmemiz gerekir. Yalçın Küçük’ü hiç okumayanlara bu kitabıyla başlamalarını öneriyorum.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Yalçın Küçük’ün yazı üslubunu çok seviyorum. Kinayeli dokunuşları. Doğru bildiğini haykırışı muhteşem.
tarih hocamı devamlı haklı çıkarıyor.Gelecekteki varsayımları bazen beni ürkütüyor umarım öyle değildir diyorum ama yine haklı çıkıyor.
Bu kitabı okurken modern bir ortaçağ dönemini yaşadığımızı ve ortaçağa gitgide daha çok benzediğimizi anlayacaksınız.
Kitabı aldığımda beklentilerim farklıydı,sabataistlikten ve Türkiyedekedi sabataistlerden bahseden bir kitap olduğunu sanıyordum.Ancak olaylara daha geniş bir açıdan bakan bir kitap buldum.Tarihten örnekler verilerek günümüzle kıyaslama yapılmış,kitabın yazımında birçok değerli insan katkıda bulunmuş.Kitabın pratik kısmında gazete küpürlerinden bazı örnekler verilmiş.Bir kısmını doğru buldum,bir kısmına acabamı dedim,bir kısmınaysa yok artık bu kadarda olmaz dedim.Almak isteyen olursa benim tavsiyem kitabın içeriğini iyice incelesin ve almaya öyle karar versin.
“Tekeliyet” çağımızın düzenlerinin yerine önerilen yepyeni bir kavram, bu açıdan Yalçın Küçük diyalektik analize ve Marks ve Lenin’in savlarını da yeniden ele alıyor. Kitap, devletleşmiş ve yönetimleri de menajerlere devredilmiş zor araçlarından bahsediyor, bunu yaparken de teori ve pratik olmak üzere iki kısımlı bir eser meydana çıkarıyor. Teorisini Yeni Orta Çağ gözlemiyle zenginleştirirken Büyük Veba’dan, efendi-vasal ilişkilerinden ve feodalizmin ve despotizmin kaynaklarından da yararlanıyor. İşte tüm bu kaynakların ortaya çıkardığı yeni düzenin somut elemanlarını da Türkiye’deki yoz ağı göstererek öğretiyor. Hep şaşırtıyor ve o da şaşırmamızın iyi olduğunu haber veriyor zaten: -Şaşırmak, bilimsel merakın başlangıcıdır. Bu bağlamda sabetayizm araştırmalarını bir ayrımcılık ya da av olarak değil bilimsel bir araştırmanın delilleri olarak görmemiz gerekir. Yalçın Küçük’ü hiç okumayanlara bu kitabıyla başlamalarını öneriyorum.