Sartre, edebiyat kavramını "yazar", "yazarın görevi" ve "okurun konumu" üzerinden üç ayrı kategoride ele alıyor. Yazarı, çağının dünyasına sırt çevirmeyen, yaşadığı dönemin gerçeklerinden, çıkmazlarından esinlenerek tavrını ve eylemini belirleyen aydın olarak görüyor. Bireyin kökten özgürlüğünü savunan varoluşçuluğun bu büyük sözcüsü, okurlarını da özgürleşme sürecine taşıması gereken aydının görevini 'yazarken değiştirmek, yazarken özgürleştirmek' diye tanımlıyor.A. Ömer TürkeşGerçekten de çağının vicdanı ve tanığı olabilmiş bir yazarın, Sartre’ın sanatının, felsefesinin ve yaşamının izini sürmekisteyenler için bulunmaz bir hazine olan günceleri ilk defa Türkçede...
Kitabı almadan önce bilmeniz gereken bir şey var: orijinal metni içeren defterler tam değil, bu defterlerin bir kısmı bulunamadığı için metin yarım kalmış ve belki de hiç tamamlanamayacak ama bu haliyle bile savaşa ve hayata dair o kadar çok şey söylüyor ki varoluşçuluk ya da sartre ile ilgilenmeyenlerin bile okuması gereken bir kitap.
Sartre’yi tanımak isteyenler bu kitap ile başlamalı kesinlikle. Sartre’nin ikinci dünya savaşı başlamasından kısa süre 1939 Eylülünde sonra askere alındıktan, 1940 Haziranında esir düşne kadar yazdığı günlüklerden oluşan bir kitap. Sartre bu sıralarda 34-35 yaşlarında.Benim anladığım kadarıyla Sartre pasif bir görevde tutulduğundan yazmak için bol bol vakti olmuş. Günlüklerinde bir romana başladığından bile bahsediyor. Ayrıca dönemin bir çok ünlü felsefeci ve yazarı da Sartre ile birlikteler. Keller, Gide ve Pieter’den günlüklerinde sık sık söz ediyor, birlikte yaptıklarını anlatıyor.ünlüklerin bence bir başka önemli yanı, bulunduğu ortamda, hiç bir harici hazırlık imkanı olmadan, aklından geçenleri olduğu gibi, bütün saflığı ile defterlerine aktarmış olması. Defterlerin pek çoğu da kaybolmuş, ama elde bulunanlar da yeterince doyurucu. Sartre, bu sırada yaşadığı her gelişme karşısındaki duygularını da günlüklerine tüm çıplaklığı ile aktarmış. Sartre bu kitabında bazen güldürüyor, bazen hüzünlendiriyor. Sartre severler kesinlikle kaçırmamalı.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
KİTAPLIĞIMIN EN GÜZEL YERLERİNDEN BİRİNİ AYIRDIM BU ESERE…
bu kitabı okumadan özgürlük yolları serisini okumayın küçük küçük anekdotlar paylaşmış özgürlük yolları serisiyle ilgili
Kitabı almadan önce bilmeniz gereken bir şey var: orijinal metni içeren defterler tam değil, bu defterlerin bir kısmı bulunamadığı için metin yarım kalmış ve belki de hiç tamamlanamayacak ama bu haliyle bile savaşa ve hayata dair o kadar çok şey söylüyor ki varoluşçuluk ya da sartre ile ilgilenmeyenlerin bile okuması gereken bir kitap.
Sartre’yi tanımak isteyenler bu kitap ile başlamalı kesinlikle. Sartre’nin ikinci dünya savaşı başlamasından kısa süre 1939 Eylülünde sonra askere alındıktan, 1940 Haziranında esir düşne kadar yazdığı günlüklerden oluşan bir kitap. Sartre bu sıralarda 34-35 yaşlarında.Benim anladığım kadarıyla Sartre pasif bir görevde tutulduğundan yazmak için bol bol vakti olmuş. Günlüklerinde bir romana başladığından bile bahsediyor. Ayrıca dönemin bir çok ünlü felsefeci ve yazarı da Sartre ile birlikteler. Keller, Gide ve Pieter’den günlüklerinde sık sık söz ediyor, birlikte yaptıklarını anlatıyor.ünlüklerin bence bir başka önemli yanı, bulunduğu ortamda, hiç bir harici hazırlık imkanı olmadan, aklından geçenleri olduğu gibi, bütün saflığı ile defterlerine aktarmış olması. Defterlerin pek çoğu da kaybolmuş, ama elde bulunanlar da yeterince doyurucu. Sartre, bu sırada yaşadığı her gelişme karşısındaki duygularını da günlüklerine tüm çıplaklığı ile aktarmış. Sartre bu kitabında bazen güldürüyor, bazen hüzünlendiriyor. Sartre severler kesinlikle kaçırmamalı.