Bundan tam onbeş yıl önce, İbiş'in Rüyası hakkında yazdığım bir eleştiri yazısında, tiyatro dünyasını anlatan ne kadar az fiktif eserimiz olduğundan yakınmıştım. Sami Paşa-zade Sezayi'nin 'Pandomima' hikayesinden Sait Faik'in Kumpanya'sına, Reşat Nuri'nun Son Sığınak'ından Haldun Taner'in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'na, hatta Pınar Kür'ün Küçük Oyuncu'suna kadar geçen bir asırlık yelpazede handiyse bir elin parmakları kadar eseri bir çırpıda sıralamakta zorlandığımı hala hatırlıyorum. Sanatın dolambaçlı koridorlarını, sanatçının yaratma, oluşturma ve yorumlama çilesini problem edinmiş fiktif eserlerimizin azlığından yakınmakta haklıyım; çünkü, bu kısırlık, sanatı ve sanatçıyı sanatın ifade kapsamına alamadığımızın işareti gibi...
Romanın basit bir kurgusu olsa da Nahid Sırrı Örik’in benzersiz uslûbunun tesiriyle ve yazarının kendine mahsus dikkatiyle gerçekten okunmayı hak eden bir kitap. Ayrıca bugün için hâlâ güncelliğini yitirmemiş bir konusu var.Oğlak Yayınlarının sadeleştirmeden basması da ayrıca takdire şayan bir durum. Malûm ya: Her yazar kendi kelimeriyle okunmalı.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Edebiyat severlerin okuması gereken bir kitap…Okuyun ve okutun efendim..
Anlatımını çok beğendim.İnsanı edebi olarak geliştirici bir yazar.
Çok güzel bir kitap. Dili de çok güzel konusu da.
Anlaşılır bir dil, işlenesi bir konu, ders alınası bir hayat örneği…
Romanın basit bir kurgusu olsa da Nahid Sırrı Örik’in benzersiz uslûbunun tesiriyle ve yazarının kendine mahsus dikkatiyle gerçekten okunmayı hak eden bir kitap. Ayrıca bugün için hâlâ güncelliğini yitirmemiş bir konusu var.Oğlak Yayınlarının sadeleştirmeden basması da ayrıca takdire şayan bir durum. Malûm ya: Her yazar kendi kelimeriyle okunmalı.