Yetişkinlerin sık sık içine düştüğü bir ikilem vardır: “Böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum” diyenler gerçekten haklı mıdır? Yoksa dünya tüm felaketlerine rağmen yaşanmaya değer bir yer midir? Yazar Tom Whyman’ın güncesinden satırlarla açılıyor kitap. “Bugün seni ilk kez gördüm.” Yıllar sonra evladına sunabileceği bir mektubu andıran satırları, can alıcı bir soruyla sonlanıyor: “Senin için, veyahut seninle birlikte doğanlar için, mutlu bir hayat mümkün olabilir mi?” Kolay bir soru değil bu. Zaten, tam da bu soruyla cebelleşmek için yazılan bir kitap var elinizde. Yazar bir yandan kendi içine dönerek ebeveyn olmanın ahlaki ve vicdani sorumluluklarıyla yüzleşirken; diğer yandan Immanuel Kant’tan Theodor Adorno’ya, Walter Benjamin’den Mark Fisher’a, Jean Rhys’den Kafka’ya kadar pek çok yazar ve düşünüre başvurduğu azametli bir soruşturma yürütüyor. Nihai olarak cevap aranan sorular sabit: Umut nedir? Umutsuz muyuz? Umut ne yapabilir? Nasıl daha iyi umut edebiliriz? Ne umut edebiliriz? Gelir adaletsizliğinin ve geçim sıkıntılarının eşi benzeri görülmemiş bir noktaya geldiği, iklim krizinin etkilerinin hiç olmadığı kadar hissedildiği, çekmecesinde nükleer füze fırlatma tuşu bulunan takım elbiseli boomer’ların dünya lideri olduğu bir çağda, kuşakların en çilelisi ve en anksiyetelisi olan milenyaller ve onların evlatları için umut var mı gerçekten? Günümüzde bir hayli kafa yorulan bu konu üzerine kulak mollalığından ibaret esnaf kitapları çokça yazılıyor. Ancak birinci elden, samimi ve dolu bir diyaloga denk gelmek nadiren mümkün olabiliyor. Elinizde tuttuğunuz kitap, şüphesiz onlardan biri. Böyle Bir Dünyaya Çocuk Getirmek, çağın berbat hallerinin en can sıkıcı şekillerde tezahür ettiği ülkemiz sakinleri için kaçırılmaması gereken bir umut koşusu. Sadece potansiyel/yeni ebeveynlerin değil, herhangi bir genç ya da yetişkinin rahatlıkla okuyabileceği ve kendisi için bir şeyler bulabileceği bir eser.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)