"... Masmavi gökyüzünün bulutsuz olduğu bir günde, vakit ikindiyi aşıp akşama doğru yaklaşırken, gökyüzünün rengi aniden maviden sarıya, sarıdan turuncuya, turuncudan kızıla dönüşüyordu.Güneşin sanki aniden batacak kadar alçaldığı saatlerde, bozkırda aniden bir fırtına kopuyordu.Oğuz Karaçay bu sırada, Yesevi türbesinin giriş kapısının çaprazındaki tepeciklerden birisinde bulunuyordu.Fırtınanın bindirmesi ile beraber, toz-dumana karışıyor ve türbe civarında adeta kıyamet kopuyor; bir kum fırtınasına kapılan insanlar, deliler gibi sağo-sola kaçışıyorlar ve kaçışırken kimisi "Allaaaah" kimileri "Ya Muhammeeed", bazısı "Atatüüürk", bazıları da "Türkeeeş" diye bağırışıyorlardı.Bu korkunç manzarayı seyreden Karaçay, bakışlarını türbeye doğru çevirdiğinde yedi yüzyıldan uzun süredir ayakta duran türbenin, kumdan bir kalenin eriyip yere yığılması gibi, adeta bulunduğu yerde, yerin içine çekildiğini görüyordu."Hayati Bice
çok beğenerek okudum bu kitabı.yalnız kitabın tanıtımdaki ilgimi çeken konunun yazarın rüyası olması hoşuma gitmedi.Kitap sayesinde ki türkistan özlemim bir daha depreşti.
Yeryüzünde mânevî bereket kıyâmete kadar devam edecektir. Ahmed Yesevî Hazretleri’nin himmeti, Mustafa İhsan Karadağ Hazretleri’nin mânevi rehberliğinde yaşananların kaleme alındığı bu kitap, günümüz insanı ve özellikle de Yesevî hikmete talip olan ve yarınımızın Alp-erenleri olacak gençler için Rahmanî bir yol haritasıdır. Son sözü kitabın yazarı ve kahramanı Hayati Bice’ye bırakalım: “Bu romanda yazılanlar gerçeklerin tamamı değildir ancak gerçeklere aykırı tek bir satır bile kendine yer bulamamıştır.”
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
çok beğenerek okudum bu kitabı.yalnız kitabın tanıtımdaki ilgimi çeken konunun yazarın rüyası olması hoşuma gitmedi.Kitap sayesinde ki türkistan özlemim bir daha depreşti.
Yeryüzünde mânevî bereket kıyâmete kadar devam edecektir. Ahmed Yesevî Hazretleri’nin himmeti, Mustafa İhsan Karadağ Hazretleri’nin mânevi rehberliğinde yaşananların kaleme alındığı bu kitap, günümüz insanı ve özellikle de Yesevî hikmete talip olan ve yarınımızın Alp-erenleri olacak gençler için Rahmanî bir yol haritasıdır. Son sözü kitabın yazarı ve kahramanı Hayati Bice’ye bırakalım: “Bu romanda yazılanlar gerçeklerin tamamı değildir ancak gerçeklere aykırı tek bir satır bile kendine yer bulamamıştır.”