Hz. Peygamber, bir taraftan kendisine gönderilen vahyi insanlara aktarırken, diğer taraftan hem dini emirleri yerine getiriyor; hem de müminlerin, vahyedilenleri bireysel ve toplumsal hayatlarında yaşaması için çaba harcıyordu. Onun çabaları, ömrünün önemli yıllarını sıkıntılar içinde geçirmesine neden oldu, ama yılmadı. Bazı iyi ayetlere sahip olmakla birlikte, sosyal yapısı adaletsizlik doğurmaya müsait olan, bu sebeple birçok kötülüğü de içinde barındıran bir topluma, yeni dine göre şekil vermeye çalıştı. Özellikle toplumun hayat felsefesini değiştirmeye önem verdi. Daha önce Arap kabilesi için yaşarken artık inancı için yaşamaya başladı. Bu durum, bir anlamda Arab'ın özgürleşmesine ve bireysel kimliğine kavuşmasına imkan tanıdı. Bazıları tarafında idda edildiği gibi Allah'a kulluk, bireyin kimliğini ortadan kaldırıp kişiliksiz hale getirmiyor; aksine Allah'ın dışında kalan bütün varlıklara (masivaya) karşı özgürleşmesine olanak tanıyordu. Allah'a karşı özgür olmak ise hakikatte mümkün değildir. İslam'ın hedeflediği müslüman birey için dünyada allah rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey yoktur. Bu sebeple çıkar beklentisiyle kişiliğini ezdirmez. Dünya metaı için yalan sözylemez; onurunu çiğnetmez, başkalarının onuruyla oynamaz; zulmetmez ve zalimlere yardım etmez. Daha önce kabilesinin gelenekleri içinde kendini hür sanan Arab'a, hiçbir kulun önünde boyun eğmemesi ve hiçbir kuldan da boyun eğmesini istememesi öğretildi.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Adnan Demircandan bir güzel eser daha
tarih kitapları genelde yorucudur, ama bu kitap çok akıcı, ders aralarıda okuyarak bitirmiştim
adnan demircan’ın islam tarihini güzel bir şekilde yorumladığı kitaplarından biri daha. islam tarihine ilgisi olanlar okumalı diye düşünüyorum.