İrfânî bir bakış açısıyla düşünürsek hepimiz Allah’tan gelmiş kelimeleriz ve bu görünen âlemde anlamımız/varlığımız tükendiğinde tekrar aslî kaynağımız olan Allah’a döneceğiz. Bunun bir anlamı da şudur: “Allah bilinmezliğini bizim kelimelerimizle bilinir hâle dönüştürüyor.” Dolayısıyla her kelime O’nun güzel isimlerine karşılık geliyor ve bizler de zaten o isimlerin terkibinden oluşmuş varlıklarız. Öyleyse kelimeleri anlamak/okumak bir yerde bu güzel isimlerin sâhibini okumak/anlamak/bilmek anlamına geliyor. Bu noktada hepimiz yarım kelimeleriz ve ne zaman aslımızla bütünleşirsek o zaman ancak tam kelimeler hâline gelebiliriz. Başka bir deyişle “Ben”den “Biz”e geçmek, yarım kelimelerden tam kelimelere geçmektir.Yarım kelimelerin oluşturduğu âlem “Kesret Âlemi” yani çokluk âlemidir; tam kelimelerin âlemi ise “Vahdet Âlemi”dir, yani Tek’lik âlemi. Mutlak Varlık her an “halk-ı cedîd” realitesiyle kendini “Ahadiyyet’ten Vâhidiyyet’e” dönüştürmektedir. Ama gerçekte bütün bu kelimelerin arkasında tek anlam vardır. Bu nedenle “mânâ hüvallah” denmiştir. Anlaşılıyor ki bütün kelimeler, tek bir mânânın farklı açılımları/anlatımlarıdır. Yarım kelimeler/Kesret insanı şirke düşürür; tam kelimeler/Vahdet ise insanı “Tevhîd”e götürür. Bu nedenle olacak ki, Tevhîd kelimesinin öncesi “nefy”, sonrası “ispat”tır. “Lâ” süpürgesiyle yollar süpürülmeden “İllâllah” sarayına girilmez.Kaç nehire, kaç göle yansımakta dolunay?Bakma sen bu kesrete; Allah: Ahad, Allah: Hayy!Ayın binlerce aksi raks ederken sularda,Ay tektir; ammâ aksi, kesîr olur şuurda.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Her cümlesini derinlemesine okuyun çok istifade edeceksiniz..
Abim kaliteli kitap sever. Bu yazarı da çok okur.