İslâm dini daha önce gelmiş dinler gibi zamanla tahrife uğramamış, ana kaynakları ve hükümleri günümüze kadar sahih olarak muhafaza edilmiştir. Dinimizin hükümlerinin dört kaynağı vardır. Bunlar Kitabullah, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas-ı fukahanın kıyaslarını inkâr etmek, gerçek İslâmın yerine yanlış yorumlara, hatâlı ictihadlara açık yeni bir din türetmek demektir. Peygamber aleyhissalatü vesselâm Kur'anın ve İslam'ın en selâhiyetli yorumcusu ve açıklayıcısıdır. Müslümanlar ancak onun yolundan giderek, onun metoduna sarılarak, onun sünnetini rehber edinerek İslâm çizgisinde yürüyebilir. Elinizdeki bu eser, günümüzün yeni reformcularından bir zatın hatâlı fikir ve görüşlerini çürütmekte, Müslümanları bu konuda uyarmaktadır.
Kur’anın hükümlerini bırakıp ta 1200 yıllık çöl fıkhını ve ulemalarının fikirlerini 21.yy da yaşamak ve yaşatmak isteyen zihniyetler için bulunmaz bir eser doğrusu..Kur’anın yanına başka kaynak koyan kafalar daha Kur’anın bu konuda ki ayetlerinden bi haberler..Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar. 12- Yusuf Suresi 40 26-Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. 27-Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. 18- Kehf Suresi 26,27 Hüküm Allah’tan başkasına bırakılırsa, dosdoğru dinden sapılmış olunur. Mezhep içtihatlarıyla, icma, kıyas başlıklarıyla veya hadislere dayandırılarak verilen hükümler Allah’ın hükmü değildir. Bu mezhepleri dine eşitlemek, Allah’ın hüküm koyucu yetkisini başkasına vermek demektir. Allah’ın hüküm konusunda hiçbir ortağı yoktur. Kişilerin şahsi hükümleri din olamaz. Kehf suresi 27. ayetten Allah’ın hükmüne uymanın Allah’ın vahyine uymakla yerine getirilebileceğini anlarız. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur, ama mezhepler nasih mensuhla (25. Bölümü okuyunuz), uydurma hadislerle Allah’ın hükümlerini değiştirmeye yeltenmişlerdir. Allah’ın hükümleri Allah’ın vahyi olan Kuran’dadır. Zaten Allah’ın sözü olduğu iddia edilebilecek başka bir kaynak yoktur ki bu kaynağın Allah’ın hükmünü kapsadığı iddia edilebilsin. Hükmün yalnız Allah’ın olması (12 Yusuf Suresi 40) ve Allah’ın hükmüne kimsenin ortak kılınmaması (18 Kehf Suresi 26) için Allah’ın hükümlerinin hepsini içeren Kuran’ı dinin tek kaynağı yapmak zorundayız. Eğer Allah’ın hükmü olmayan, Allah’ın olmayan kitapları, dini hüküm kaynağı yapıyorsak (İster mezhep ilmihali, ister hadis kitabı olsun) Allah’ın kitabı Kuran’la çeliştiğimizi bilmeliyiz. Bu kitapların Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi adları ve mezheplerin Hanefi, Şafi , Caferi gibi adları, bu hükümlerin sahiplerinin Allah değil, bu şahıslar olduklarını daha baştan adlarıyla ortaya koymaktadır.
Kitap kendini alim zanneden cahillerden olan Yaşar Nuri’nin islami fikirleri noktasındaki yanlışlıklar Kur’an’dan ve Sünnetten deliller getirerek gözler önüne seriyor. Ciddi bir çalışmanın ürünü olan kitapta Yaşar Nuri’nin kitaplarındaki çelişkilere de yer verilerek asıl niyeti meydana çıkarılmaya çalışılıyor. Mezhepsizlik, 3 vakit namaz, Türkçe ibadet gibi saçmalıklara kati cevaplar verilerek bu yolda gitmek isteyenlere şiddetli tokatlar vuruluyor.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Kur’anın hükümlerini bırakıp ta 1200 yıllık çöl fıkhını ve ulemalarının fikirlerini 21.yy da yaşamak ve yaşatmak isteyen zihniyetler için bulunmaz bir eser doğrusu..Kur’anın yanına başka kaynak koyan kafalar daha Kur’anın bu konuda ki ayetlerinden bi haberler..Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar. 12- Yusuf Suresi 40 26-Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. 27-Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. 18- Kehf Suresi 26,27 Hüküm Allah’tan başkasına bırakılırsa, dosdoğru dinden sapılmış olunur. Mezhep içtihatlarıyla, icma, kıyas başlıklarıyla veya hadislere dayandırılarak verilen hükümler Allah’ın hükmü değildir. Bu mezhepleri dine eşitlemek, Allah’ın hüküm koyucu yetkisini başkasına vermek demektir. Allah’ın hüküm konusunda hiçbir ortağı yoktur. Kişilerin şahsi hükümleri din olamaz. Kehf suresi 27. ayetten Allah’ın hükmüne uymanın Allah’ın vahyine uymakla yerine getirilebileceğini anlarız. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur, ama mezhepler nasih mensuhla (25. Bölümü okuyunuz), uydurma hadislerle Allah’ın hükümlerini değiştirmeye yeltenmişlerdir. Allah’ın hükümleri Allah’ın vahyi olan Kuran’dadır. Zaten Allah’ın sözü olduğu iddia edilebilecek başka bir kaynak yoktur ki bu kaynağın Allah’ın hükmünü kapsadığı iddia edilebilsin. Hükmün yalnız Allah’ın olması (12 Yusuf Suresi 40) ve Allah’ın hükmüne kimsenin ortak kılınmaması (18 Kehf Suresi 26) için Allah’ın hükümlerinin hepsini içeren Kuran’ı dinin tek kaynağı yapmak zorundayız. Eğer Allah’ın hükmü olmayan, Allah’ın olmayan kitapları, dini hüküm kaynağı yapıyorsak (İster mezhep ilmihali, ister hadis kitabı olsun) Allah’ın kitabı Kuran’la çeliştiğimizi bilmeliyiz. Bu kitapların Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi adları ve mezheplerin Hanefi, Şafi , Caferi gibi adları, bu hükümlerin sahiplerinin Allah değil, bu şahıslar olduklarını daha baştan adlarıyla ortaya koymaktadır.
Kitap kendini alim zanneden cahillerden olan Yaşar Nuri’nin islami fikirleri noktasındaki yanlışlıklar Kur’an’dan ve Sünnetten deliller getirerek gözler önüne seriyor. Ciddi bir çalışmanın ürünü olan kitapta Yaşar Nuri’nin kitaplarındaki çelişkilere de yer verilerek asıl niyeti meydana çıkarılmaya çalışılıyor. Mezhepsizlik, 3 vakit namaz, Türkçe ibadet gibi saçmalıklara kati cevaplar verilerek bu yolda gitmek isteyenlere şiddetli tokatlar vuruluyor.