Meseleleri meselelerin istediği seviyede konuşabilmek, evvela onları tanıyabilmekle mümkün. Bu olmadığı zaman, herkesin etrafında gevezelikler edebileceği futbol maçı kritikleri seviyesinde siyasi (!) çeneleşmelerle toplum oyalanır durur; oysa üyük anlamda siyasetin mana ve yönünü tayin de, ardındaki kültür hamulesiyle ölçülür. Bu cümleden olarak, çok geniş bir sahada, kendi usul, esars ve tarzımızla tanıtıcı durumdayız. Birinci ciltte de belirtildiği üzere, insan soyunu şu veya bu verimle kafileler halinde ardına takanların "biyografi-hayat hiyakeleri" değil de, ıstırablarının yemişlerini mevzu edinen bir eser. Bu soyun bizzat hayatların öğretici olması hakikati gözönünde tutulursa, bu hususu da tamamen gözardı etmeyiş sebebimiz anlaşılır.
Üstad Necib Fazıl’ın ‘Batı Tafekkürü ve İslam Tasavvufu’ ve ‘Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar’ eserleri ile birlikte düşünülmesi gereken bu eserde, batıya subjektif bir bakış atılmış. Gerçektende ‘neyin’, ‘ne uğruna’ yapılması gerektiğinin çilesini çekenlerin, batı irfan yemişine de, ‘niçin’ yaklaşmak gerektiğini bulabilecekleri bir eser…Eserden tüten mana şu; Yetiştirici şey, ıstırabdır. Batıya yön veren fikir ve sanat adamları, bu ‘yön vericiliği’ nasıl zorlu merhalelerden geçerek yapmışlar ve mesnedsiz bir mustaribliğin pençesinde nasıl bir yaşam sürmüşler? Istırab, ama niçin? Yeterki söz, havada kalmasın…Eserin dilide, işlediği mevzuya tam bir mutabakatlık içinde…Yani mükemmel…Ama her soylu şey gibi buna da “ağır” damgası vuracak olanlar, zaten batıyı meclislerde söz sahibi olabilmek için ‘şöyle bir’ öğrenmek! isteyenlerdir ki, hiçbirşey anlayamayacakları yanında bildikleri de gider gider ve “Eeee” başıboşluğuna dayanır.‘Önce fikir’, ‘nasıl fikir’, ‘niçin fikir’ diye soranları zor ama gerekli bir yolculuk bekliyor…
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Üstad Necib Fazıl’ın ‘Batı Tafekkürü ve İslam Tasavvufu’ ve ‘Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar’ eserleri ile birlikte düşünülmesi gereken bu eserde, batıya subjektif bir bakış atılmış. Gerçektende ‘neyin’, ‘ne uğruna’ yapılması gerektiğinin çilesini çekenlerin, batı irfan yemişine de, ‘niçin’ yaklaşmak gerektiğini bulabilecekleri bir eser…Eserden tüten mana şu; Yetiştirici şey, ıstırabdır. Batıya yön veren fikir ve sanat adamları, bu ‘yön vericiliği’ nasıl zorlu merhalelerden geçerek yapmışlar ve mesnedsiz bir mustaribliğin pençesinde nasıl bir yaşam sürmüşler? Istırab, ama niçin? Yeterki söz, havada kalmasın…Eserin dilide, işlediği mevzuya tam bir mutabakatlık içinde…Yani mükemmel…Ama her soylu şey gibi buna da “ağır” damgası vuracak olanlar, zaten batıyı meclislerde söz sahibi olabilmek için ‘şöyle bir’ öğrenmek! isteyenlerdir ki, hiçbirşey anlayamayacakları yanında bildikleri de gider gider ve “Eeee” başıboşluğuna dayanır.‘Önce fikir’, ‘nasıl fikir’, ‘niçin fikir’ diye soranları zor ama gerekli bir yolculuk bekliyor…