Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
İktisat Bilinci

Kategori: İslam Yazar: Hekimoğlu İsmail Yayınevi: Düşün Yayıncılık

İktisat Bilinci

  • Yayın Tarihi: 30.03.1998
  • ISBN: 9789755500706
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 158
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
İktisad'ın lügat manası "amelde itidal"dir, kast kelimesinden türetilmiştir. İstediğini iyi bilen, eğilip bükülmeden onu gerçekleştirmeye çalışan. İksitad, isynen yeşi ibi bilem manasına geldiğine göre Müslüman'ın istediği de Allah rızasıdır. Allah rızası Allah'ın emirlerine uymakla mümkündür. Allah'ın emirlerine uymada yani ibadetlerde para ve mal gibi şeyler önemli bir yer tutar. Her ibadetin içinde para, mal, mevgki, şöhret gibi şeyler vardır. Bunları Müslümanca yapmayan kimsenin ibadetleri ne derece kabul olur... Hiçbir Müslüman iktisadın dışına çıkamaz. İnsanın ihtiyaçları iktisat ile sıkı sıkıya bağlı olduğu gibi, ihtiyaçların helalinden temini de önemli ve sürekli bir ibadettir. Parayla malla ilgili ibadetler zordur, Müslümanlar'ın ekserisi de bu hususta başarısızdır. Felaketleri çoğu da bundan kaynaklanmaktadır.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
İktisat Bilinci PDF 6.56 MB İndir
İktisat Bilinci EPUB 7.33 MB İndir
İktisat Bilinci MOBI 5.79 MB İndir
İktisat Bilinci ODF 6.17 MB İndir
İktisat Bilinci DJVU 7.71 MB İndir
İktisat Bilinci RAR 5.01 MB İndir
İktisat Bilinci ZIP 4.63 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
İktisat Bilinci PDF 6.56 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (2 Yorum)


Kitap müslümanın para ile ilişkilerini, bu konuda eleştiri ve tavsiyelerden müteşekkil. Alıntılar şöyle:Halis şeylerin tekrarında zevk vardır. Bunun için durmadan nefes alıp veriyoruz. Yeme, içme, yürüme, sohbet… Bunların hepsi tekrarlandığı halde usanç vermemektedir. Bu kitapta tekrarlarla karşılaşırsanız, biliniz ki onlar çok gerekli ve faydalı şeylerdir. (giriş)Allah, insanlara sınırsız kabiliyetler vermiş. Eğer din göndermeseydi insanlar sınırsız kötülük işlerdi. Çünkü insan zevkine ve menfaatine bağlıdır. Bunlar için yapamayacağı iş yoktur. (7)Sadece akıl doğruyu, gerçeği bulamaz. Çünkü akıl, su gibidir. Konduğu kabın rengini ve şeklini alır. En kötü insana da, en iyisine de akıl hizmet eder. Akıl, geometrideki noktaya benzer; nasıl ki bir noktadan sonsuz doğru çıkarsa, akıl da sonsuz fikir üretir, fakat hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu bilemez. Çünkü elinde bir ölçü yok. İşte din mihenktir. Allah rızası Allah’ın emirlerine uymakla mümkündür. Allah’ın emirlerine uymada yani ibadetlerde para ve mal gibi şeyler önemli yer tutar. Her ibadetin içinde para, mal, mevki, şöhret gibi şeyler vardır.Bedir savaşının pek çok hikmetlerinden biri de düşman kervanını vurmak, müşrikleri zayıflatmak, Müslümanları iktisaden güçlendirmekti. İslam tarihindeki ilk savaşın içinde iktisadi bir sebebin bulunması dikkatimizi çeker.Hiçbir Müslüman iktisadın dışına çıkamaz. İnsanın ihtiyaçları, iktisat ile sıkı sıkıya bağlı olduğu gibi, ihtiyaçların helalinden temini de önemli ve sürekli bir ibadettir. Kur’an, cimriliği de israfı da haram kılmıştır. “Onlar harcadıkları vakit cimrilik de israf da etmezler.” Hadiste de “Zenginlikte, fakirlikte ve ibadette iktisat iyi şeydir.” Buradaki iktisat’tan maksat tutumluluk değildir. Zira hayırda israf, israfta da hayır yoktur. İslamiyet, hem kazandığımızı hem de harcadığımızı kendi ölçüleri dahilinde tutar.Bir kısım İslam alimleri zenginliğin mi fakirliğin mi kendileri için hayırlı olduğunu bilmediklerinden: “Ya Rabbi, beni rızana muvafık noktada bulundur” diye dua ederlermiş. “Kimin himmeti milleti ise, o tek başına bir millettir.” (s.12)Her şey Allah’ın ihsanıdır. Bir kısım kimseler, Allah’ın ihsanlarını, Allah’a isyan etmekte kullanır. Allah, bu hususta kullarını uyarır.Dikkat ediniz: Menfaat duygusu iptal edilemez; ya haramda veya helalde çalıştırılır. Allah düşmanlarına düşman olan bir Müslüman, kendi öz günahlarına da düşman olmalıdır. İçtimai hayata bakan öyle sünnetler vardır ki, şahsi hayata bakan farzlardan daha ehemmiyet kesbeder. Mesela sabah namazında bir sürü farz vardır. Çeşitli sebeplerle kaçırdık, bu günah Allah’la bizim aramızda kalmıştır. Ama bir şahsa olan borcumuzu birkaç gün geciktirsek, bu durum aramızı açar. Hele bu günde… İstediği gün bankadan parasını alan Müslüman, tayin edilen günde alacağını almazsa, bir daha Müslüman kardeşine para vermez, böylece ittihad-ı İslam sarsılır, ümmet duygusu zedelenir millet mefhumuna gölge düşer. Herhangi bir ortaklık tesis edilemez. Nasıl ki su alan gemilerden donanma olmazsa, günah işleyen kimselerden de İslami bir hayat gerçekleşmez. Geminin içine günah isimli düşman girmemelidir. Müslüman vücudu veya manevi hayatı camiler kadar temiz olmalı. Gayri müslimler de meyhaneye benzeyebilir.Camilere giriyoruz, içki, kumar, dedikodu, yalan hile yok. Dışarıya çıkıyoruz. Tam tersi… Sanki camiler, İslamiyet’in hapishanesi hükmüne gelmiş. (s.13)Ahirette cemaatler, partiler, aileler veya devletler muhakeme edilmeyecek. Her Müslüman kabir kapısından geçecek, ahiret sarayına çıkacak ve hayatının hesabını verecektir. (s.15)Ey Müslüman, madem ki yeryüzü bir mescittir, öyle ise mescitte içki, kumar, yalan, hile olmaz. Bunun için çarşıyı, pazarı Müslüman etmek zorundayız. (s.37)Tokat kalesinde bir top gördüm, ecdadımızın yadigarıdır diye sağına soluna bakarken 1860 yılı Almanya Krupp fabrikasında yapıldığını okudum. (s.40)Ne zaman ki seccadeyle tezgah, tekke ile medrese, okulla cami birbirinden ayrıldı ise, o zaman Müslümanlar param parça oldu ve düşmanın ayağının Altına düştüler. İşte insan, hayatının hesabını vereceğini düşünür ve buna inanırsa… Maliyenin varlığına inandığı kadar, Allah’ın ve Ahiret’in de varlığına inanırsa… Maliyeye hesap verdiği gibi Allah’a da hesap vereceğini düşünüp, o zaman atılan imzalar verilen sözler, alınan mallar inkar edilemez. O zaman Müslümanlar dünya ticaret imparatorluğunu kurar. (s.52)Hz. Ömer (ra) Kudüs’ü aldığında Bizans askerlerini serbest bırakmıştı. Bunlardan bazıları Kostantiniyye’ye gitmek isteyince Emir’ül-Müminin şöyle cevap vermiş:-Gidin kayser’inize söyleyin, eğer asker toplayıp, tekrar üzerinize gelirse, sizin dünyayı sevdiğiniz kadar, ahireti seven askerlerimle üzerinize yürürüm. (s.53)Bize düşen vazife:1.Herkes şahsını ve işyerini İslam’a uygun hale getirmeli.2.Selamı aramızda yaymalı.3.Müslümanı kötülemekten, muhalefetten, gıybetten vazgeçmeli.4.Şirketleri yaygın bir hale getirip, her cemaatten, her partiden, her zihniyetten insanları orada toplayıp, ayrılıkların suni olduğunu göstermeli.5.İslam ülkeleriyle alış-verişi artırmalı.6.Doğru, çalışkan ve işini bilen Müslümanlar olmalıyız. (s.55)Halbuki en kötü devlet, devletsizlikten daha iyidir. Bu sebeple yıkıcı değil, yapıcı olmak lazım. (s.64)Zamanın kıymetini bilmeyen, kıymetsiz olur. (s.113)Yıllar önce alim ve arif bir zata sormuştum:-Hocam, müminle kafirin tarifini bir de siz yapar mısınız?İki dizinin üzerinde doğruldu, elini uzatarak:-Evladım, ben beni düşünür, sen de seni düşünürsen olu gavurluk… Ben seni düşünür, sen de beni düşünürsen, olu Müslümanlık! (s.114)Hüsn-ü zannın yolu açıktır, su-i zannın yolu kapalıdır. Herkese Müslüman desek günaha girmeyiz fakat bir adama münafık veya benzeri kötü sıfatlardan birini yakıştırsak, isabet etmezsek azim günah alırız. İsabet edersek bir sevabı yok, çünkü şeriat-ı gara, münafığı veya kafiri teşhis ile bizi görevlendirmemiştir. (s.144)


İktisat gerçeği…Zaafımız olan bu hususta oldukça başarılı bir yorum ve izahat yapan Hekimoğlu İsmail’i kutlamak gerek. Küçük hacmine rağmen önemli ve gerekli bir meselede okuyucusunu aydınlaan yazarın, benzeri eserleri ile farklı alanlara dair ‘bilinç’ kazandırma çabaları da takdire şayan nitelikte.İktisat meselesi çok boyutlu ele alınabilir, üzerinde çok şey yazılıp çizilebilir ama temel ve esas unsurları ve ana hatlarıyla ancak böyle güzel ve sade şekilde satırlara taşınabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*