Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Hasan Basri Cantay

Kategori: İslam Yazar: Doç. Dr. Mücteba Uğur Yayınevi: Diyanet Vakfı Yayınları

Hasan Basri Cantay

  • ISBN: 9789753891431
  • Dil: TÜRKÇE
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
Tanıtım Bülteni
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Hasan Basri Cantay PDF 6.23 MB İndir
Hasan Basri Cantay EPUB 6.96 MB İndir
Hasan Basri Cantay MOBI 5.49 MB İndir
Hasan Basri Cantay ODF 5.86 MB İndir
Hasan Basri Cantay DJVU 7.32 MB İndir
Hasan Basri Cantay RAR 4.76 MB İndir
Hasan Basri Cantay ZIP 4.39 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Hasan Basri Cantay PDF 6.23 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Güzel Türkçemizde çok anlamlı bir deyiş vardır; “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu haber vereyim.” Hasan Basri Çantay, Mehmet Akif in arkadaşı…Kara gün dostu…Onun hayatı ve mücadelesini en iyi anlatan bir çalışma…


düşünce ve fikirleriyle balıkesir üzerinde derin izler bırakan bir şahsiyeti yakından tanımaya ne dersiniz?


eski bir eser küçük bir kitaptı daha büyük çalışmaların yapılması lazım..


Hasan Basri Çantay mealiyle meşhur bir alimimizdir. Onu tanımak açısından küçük ve faydalı bir kitap.


Bir millet, aralarından büyük insanlar çıkararak büyük millet olur. Öyle büyük isim ve sıfatlarla övülen büyük insanlar değil, halkıyla bütünleşmiş, sevinçli ve kederli günlerinde onlarla beraber olmuş, büyük davaları omuzlamış, büyük işler başarmış, kelimenin tam anlamıyla büyük insanlar… Hayatta en zor iş ise böyle büyük insan olabilmektir. Bir diğer deyişle, isminin adamı olabilmek. Hasan Basri Çantay, en özlü deyişiyle önce isminin adamıdır. Tek kelimeyle halkının gözündeki ve gönlündeki aydındır. Kurtuluş savaşının binlerce isimsiz kahramanından biridir.(x) Hasan Basri Çantay’ın Mehmet Akif’le olan Dostluğunu ayrı bir inceleme konusu. Şu iki olay bunu açıkça ortaya koyuyor. Birincisi; Mehmet Akif, Yunan istilasının vatansever gönüllerde açtığı derin yarayı dile getiren, daha doğrusu o inleyen ‘Bülbül’ şiirini Hasan Basri Bey’e ithaf etmesi (s.25)İkincisi; üstadı İstiklal Marşı’nı yazmaya razı eden Hasan Basri Çantay’ın olması. (s.34)“Nerde o eski meclisler, tamburla ney kalmadı,Ne saki var ne kadeh, tek damla ‘mey’ kalmadı.Şu TV denilen ‘tatlı bela’ çıktı çıkalı,Yarenlik diye, sohbet diye bir şey kalmadı” (s.30)Hasan Basri Çantay, oldukça güçlü bir şairdir. Türk edebiyatında kullanılan klasik formlarda yazılmış şiirleri içinde aruz vezniyle yazılanları olduğu gibi hece vezniyle yazılanları da vardır. Şiirlerinde Basri, Hüznî, Serseri, açık Hasan mahlaslarını kullanmıştır. Şiirlerinden bir kısmında, özellikle Milli Mücadeleden sonra yazılanlarında ustası Mehmet Akif’in tesiri açıkça görülür. Tanınmış biyoğrafi alimimiz İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son asır Türk şairleri adlı kaynak eserinin Hasan Basri Çantay’ın hayat hikayesine ayırdığı kısmında ‘Edebiyattaki iktidarını anlatmak için uzun söze lüzum yoktur. Manzumelerini okumak kafidir’ diyor. Olur olmaz her şairi ve şiiri beğenmeyen Rahmetli İbnülemin’in bu sözlerini Hasan Basri Çantay’ın şiirlerinin özlü bir eleştirisi saymak yerinde olacaktır. (s.58)Şeriat örfünde takva, ahirette insana zarar verecek şeylerden kaçınma demektir. (s.61)Hasan Basri Çantay ismini Türk kültür ve bilim tarihine yazdıran en önemli eseri hiç kuşkusuz, ‘Kur’an-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm’ adlı eseridir. Eser dikkatle incelendiği zaman görülür ki Hasan Basri Çantay, o gün için ihtiyaç duyulan Kur’an-ı Kerim çevirisinde aradığı özellikleri eserinde önemli ölçüde gerçekleştirmiştir. Bunu sağlamak onun yıllarını almış; dikkatli, titiz, yılmak yorulmak bilmeyen gayretlerine malolmuştur. Her sahifesinde, hatta her satırında bilgi birikiminin, tecrübesinin izleri vardır. Meal-i Kerim böylece el emeği, göz nuru ve alınterinin açıkça fark edildiği bir eser niteliğine bürünmüştür. Kısacası Meal-i Kerim, kendinden önceki meallere kıyasla daha derli topludur. Yenilikler taşımaktadır. Kur’an-ı Kerim üslubunu büyük bir dikkatle yansıtmaya çalışmıştır. Mana inceliği veren nahiv kurallarına titizlikle eğilmiştir. Bütün bu özellikleriyle kısa zamanda büyük üne kavuşmuştur. Daha sonra yazılacak meallere çığır açmış ve örnek olmuştur. (s.90)Hasan Basri Çantay, Meal-i Kerim’in gelirine de el sürmemiş olduğu gibi adına yaptırdığı camiye harcamıştır. (s.121)Zeka Demetlerinden:*Bizzat işlemediği bir fazileti başkasına öğretmeye kalkan kimse etrafındakileri ziyalandırmak için kandil taşıyan köre benzer.*Mürüvvet, açıkça yapmaktan çekindiğin işleri gizlice de yapmamaktır.*Vifak(barış) yoksa firak vardır. *Ef’alin şehadeti ricalin şehadetinden yeğdir. *Ehil olmayana edilen iyilik körün evinde ışık yakmaya benzer.*Cevdet-i kelam ihtisardadır.*Hüsn-ü edeb kubh-u nesebi örter.*Ev sahibi def çalmaya mübtela bir ailenin şiarı daim oynamaktır.*Kitap münafıklık bilmeyen, insanı usandırmayan, kendine cefa edersen gücenmeyen, sırrını ifşa etmeyen güzel bir arkadaştır. *Tilki seher vakti bir ağacın altına gelip yukarıda bir horozun tünemekte olduğunu görür. Ona der ki:-Cemaatle namaz kılmaya inmez misin? Horoz cevap verir:-İmam Efendi ağacın altında uyuyor. Uyandı da kılalım: Tilki bakar ki horozun işaret ettiği yerde koca bir köpek uyuyup duruyor. Tabana kuvvet kaçarken horoz bağırır:-Hani namaz kılacaktık ya? Tilki cevap verir:Abdestim bozuldu. (s.61)*Sicilyalı ‘karga’ lakabıyla anılan meşhur bir hatip vardı: Erhilaos. Yunanlı Sisyas ondan hitabeti öğrenmek için memleketinden kalkıp gelmişti. Sisyas, üstadına muayyen bir ücret verecekti. Derslere başlandı, Yunanlı talebe hayli ilerledi. Fakat nedense o kararlaştırılan ücreti hocasına vermemeye, aralarındaki mukaveleyi bozmaya çare arıyordu. Bir gün hocasıyla şöyle konuştular:Sisyas: -Üstad, hitabetin gayesi nedir?Muallim: İkna. Sisyas: Aramızdaki ücret hususunda sizinle bir münakaşa yapmak isterim. Eğer bu parayı vermemek için sizi ikna edebilirsem tabii almaya hakkınız yoktur. Edemezsem beni ikna kudretine henüz malik etmemiş olduğunuz için yine hakkınız yoktur.Muallim: Münakaşaya ben de hazırım. Eğer kararlaştırılan ücreti almaya haklı olduğuma sizi ikna edebilirsen alırım. Yok, edemezsem, seni muallimini mağlup edebilecek bir kudrete malik ettiğim için yine alırım. (s.225)*Parlak söz söylemeye meraklı bir hatip ile cahil bir adam birlikte seyahate çıktılar. Hatip yolda hastalandı. Arkadaşı da memleketine dönmeye karar verdi. Hatip ailesine onunla şöyle bir haber göndermek istedi:-Aileme söyle ki, hatibin başıda müthiş bir ağrı var. Dişleri de sızlıyor. Nefesi daraldı. Kolları kupkuru. Ayakları şiş, gözleri kararıyor. Dizlerinin bağı çözüldü. Sırtında sancısı var. Kalbi ise hafakan içinde. Beli sızlar, gözlerinden sular akar. Ayağında yel var. Çenesi gevşedi. Sık sık baygınlıklardan gözle kulak arasında bir hareket ve nabzında durgunluk başladı. Dili de ağırlaştı. Arkadaşı dedi ki:-Ben uzun söylemeyi hem sevmem, hem de beceremem. Onlara derim ki, ‘Öldü vesselam’. (s.229)Şu şiiriyle bitirelim:Kul hakkına el değeninZalimlere baş eğenin’Aşık Hasan’ kim diyeninVur beline, vur beline! (s.168)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*