Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Hilafetin Kureyşliliği

Kategori: İslam Yazar: Mehmed Said Hatiboğlu Yayınevi: Kitabiyat Yayınları

Hilafetin Kureyşliliği

  • Yayın Tarihi: 28.02.2005
  • ISBN:
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 134
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
Burada, İslam'da devlet başkanının Kureyşliliği konusunu, vaktiyle niçin inceleme ihtiyacı duyduğumdan bahsetmeliyim. Yaşadığımız dünyada, günümüz Müslümanlığının arz ettiği iç karartıcı manzarayı İslam'a yakıştıramayan bizim gibilerin, bunun sebeblerini araştırmayı kendilerine vazife edinecekleri şübhesizdi. Hiçbir bâtıl iddianın, bilhassa günümüzde kabul görmesi düşünülemeyeceğine göre, İslam gibi, ebedî ve ezelî bir değerler manzumesinin maruz kaldığı çarpık değerlendirmelerden arındırılmasında mutlak zaruret vardı. Geçmiş asırların Müslüman düşüncesine yön vermiş pek çok âlimini hâkimiyetine almış saplantılardan günümüz okurlarını kurtarmak gerekiyordu. Devrimiz İslam dünyasında, hâlen dahi, saltanat batağından kurtulamamış devletlerin bulunuşu, asırlar öncesi atılmış yanlış adımların birer neticesiydi ki, bunların en mühimlerinden birisi, devlet başkanlığını belli bir kabileye hasreden düşüncede yatmaktaydı. Bilindiği üzere, Yavuz Sultân Selîm'in 1517'de Mısır'ı alışına kadar, kısa kesintilerle de olsa, başlarında bir Kureyşli halife görmüş olan Müslümanlar, daha sonra, başka kavim ve kabilelerden gelen sultanların idaresi altına girmek zorunda kalmışlardı. Hilafetten bahsettikleri kitablarda Kureyşli başkanı, sanki İslam'ın bir umdesiymiş gibi sunmakta olan isimleri çok büyük ulemamız, bu tarihî vakıa karşısında mahcub duruma düşmüşlerse de, o kitabları yokmuş farz etmek mümkin olmamıştı. Bugün, geçmiş âlimlerin yanlışlarını o kitablardan okumakta olanlar, bu meseleyi, İslam'ın temel kaynakları olan Kur'an ve Sünnet açısından sorgulama ihtiyacı duymakta haklıdırlar.Bu ve benzeri tarihî yanlışlardan kurtulabilmek için yapılması gereken ilmî çalışma, bana göre, Müslüman kültürel mirasının külli bir tenkidden geçirilmesi, Kur'an ve Sünnet'in prensipleri ışığında, gerçek İslam düşüncesinin ortaya konulmasıdır. Bu hafife alınamayacak vazifeyi bizzat Müslüman aydınlar yerine getirmedikçe, bu dine mensubiyet ve hizmet şerefinden bahsedilebilmesi, tabiatıyla mümkin olmayacaktır. İşte bu zarureti duyanlardan birisi olarak, ben de, ilmî hayatımı bu engin kültürün hizmetine hasrettim ve görebildiğim aksaklıkları, daha ehil kimselerin tenkidlerine sunmaya çalıştım. Elinizdeki kitab, bu yoldaki gayretlerimin meyvelerindendir. Kitabımızın başında, İslam'ın iki temel kaynağının ilgili prensiplerini tesbit ediyor, daha sonra, bunlara aykırı olarak neler söylenip neler yapıldığını hatırlatıyoruz. Bu arada, özellikle siyasi sahada, adı geçen iki kaynaktan nasıl uzaklaşıldığını ve Hz. Peygamber'in nasıl istismar edildiğini göstermeye çalışıyoruz. Halifenin Kureyşliliği şartına, artık günümüzde değerini yitirmiş ilk asırların bir meselesi gözüyle bakmamalıdır. Daha geçen asırda, mesela Osmanlı Devletini yıkmak hedefindeki Batılı güçler, Padişahların Kureyşli olmadıkları ve dolayısıyla da Osmanlıların gayr-i meşru bir İslam devleti olduğu iddiasına sıkı sıkıya sarılmışlardı. Daha yakınlarda ise, mesela Mağribli bir Müslüman hükümdarın, kendi saltanatının meşruiyetini, Kureyş nesebinden gelişine bağladığını gazetelerden okumuşuzdur. Bin seneden fazla bir istismar geçmişi olan bu gibi meselelerin yazılı kaynaklarda olduğu gibi duruyor olması, günümüzde, İslam'ın aziz Peygamberini töhmet altına sokmak gibi bir tehlike de taşımaktadır. En azından beş yüz sene önce asılsızlığı ortaya çıkmış Kureyşli başkan iddiasını, en sahih sayılan hadîs kitablarında, Hz. Peygamber'den menkul olarak gören bir Müslümanın, kendisiyle tutarlı kalabilmesi pek mümkin olmasa gerektir. Kureyşli bir halifenin kıyamete kadar başta kalacağını söyleyen hadîsleri doğru sayanlar, hâşâ, Peygamberlerini geçersiz iddia sahibi gibi göstermek cürmünden kendilerini kurtaramazlar. O en büyük insan, elbette bunlardan münezzehtir. Burada onun Ümmetinden bir ferd sıfatıyla giriştiğim bu tenzihî çalışmanın, yapıcı tenkidlerle olgunlaşacağını düşünüyor, okuyanlara faydalı olmasını niyaz ediyorum. Selam ve hürmetlerimle.
Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Hilafetin KureyşliliğiPDF5.56 MB İndir
Hilafetin KureyşliliğiEPUB6.22 MB İndir
Hilafetin KureyşliliğiMOBI4.91 MB İndir
Hilafetin KureyşliliğiODF5.23 MB İndir
Hilafetin KureyşliliğiDJVU6.54 MB İndir
Hilafetin KureyşliliğiRAR4.25 MB İndir
Hilafetin KureyşliliğiZIP3.93 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Hilafetin KureyşliliğiPDF5.56 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar: Tamamı Ücretsiz 10 Kitap

Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Belki de Sevemedik - 1PDF6.23 MB İndir
Belki de Sevemedik - 2PDF5.80 MB İndir
Belki de Sevemedik - 3PDF6.10 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 1PDF5.10 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 2PDF5.50 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 3PDF5.80 MB İndir
Bir Yudum AşkPDF4.75 MB İndir
Dua Gibi SevPDF5.40 MB İndir
Sessizlik Artık SensizlikPDF5.90 MB İndir
Yüreğin Yorgunluk GörmesinPDF5.65 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (1 Yorum)


Mehmet Said Hatiboğlu’nun bu okuduğum ilk kitabı.Bende çok iyi bir intiba bıraktığını maalesef söyleyemeyeceğim.Kitabın adından da anlaşılacağı üzere çok eski bir tartışma konusu olan “Hilafetin Kureyşliliği” konusunu işliyor.İlk başta Kur’an ve Resulullahın sünneti çerçevesinde bir tanımlama yaparak başlıyor.İslam da ırkçılığın olmadığı ve şiddetle zemmedildiğini vurguluyor.Ardından konu ile ilgili,gelmiş geçmiş bir çok alimin tespit ve görüşlerine yer veriyor.Bu arada bütün bu alimlerin-ki bu insanlar en meşhur İslam alimleridir-bu konuda yanıldıklarını ve kasıtlı veya kasıtsız olarak yanlış yollara saptıklarını anlatıyor.Daha sonra ise hadis kaynaklarında bu konu ile alakalı delilleri ortaya koyup onları teker teker çürütüyor.Halifelerin Kureyşten olması gerektiği konusunda sahih olarak bir tek haber varsa o da Buhari’nin sahihin de geçen “Emirler Kureyştendir” hadisidir.Bu hadisi de en güzel şekliyle anlayan ve kitabı Mukaddimeye yazmış olan İbn Haldun’dur.Ben de bir ara bu konu üzerine kafa yormuştum ve bu sonuca vardım.Yani İbn Haldun’un varmış olduğu sonuca.Arzu eden arkadaşlar adı geçen esere bakıp bilgi sahibi olabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*